Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Asgari ücret nimet mi külfet mi olacak?

Gündem neredeyse sabitlendi.

Vatandaş geçim derdini bir numaraya çok haklı olarak koydu.

Çünkü can ve mal kaygısı temel var oluş meselesi olmuştur daima!

Haliyle de artık yılsonuna kadar günde üç öğüne asgari ücret zammı, emekli maaş artışları ve EYT haberleriyle besleniyor olacak Türkiye.

Ne zamana kadar?

Geçim derdi minimize olana dek.

Yani çok uzun bir vadede bu konuları öyle ya da böyle konuşuyor olacağız!

Çünkü alım gücü çok fazla düştü. Yerine konması çok kolay değil bu kaybın. Ve en önemlisi de alım gücünü artıracak olan ücret zamlarının hala gücünü korumakta olan enflasyona kısa sürede yenik düşmesi gibi çok güçlü bir risk söz konusu.

Üstelik asgari ücretin her zamla beraber enflasyonu tetiklediğine dair teoriler de mevcut!

Ama daha da vahimi iş dünyası temsilcilerinin son günlerde sıkça dile getirdiği işsizlik riski faktörü var.

Yani patronlara göre yüksek ücret zamları istihdamın azalmasına yol açabilecek bir baskı oluşturabilir.

Peki gerçekten bu tarz riskler var mı?

Yani bir başka ifade ile çalışanlar, “Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan olma” riskiyle mi yüzleşecek?

Bu kritik soruların kolay yanıtı yok.

Çünkü hem bir yanda yapısal sorunlar var. Bugünden yarına çözümleri olmayan sorunlar.

Diğer yandan da çok yönlü belirsizlikler var.

Mesela istihdam dışı maliyetlerin 2023’te nasıl şekilleneceğini öngörmek hala çok zor.

Başta enerji olmak üzere küresel arz talep dengeleri, Çin ve ABD’nin ekonomik ve jeopolitik kapışmalarının yansımaları, Rusya – Ukrayna kapışması ve kuraklık gibi faktörlerin emtiaları ve hammaddeleri nasıl etkileyeceği belirsiz.

Bu tabloya netleşmekte direnen ABD’nin para politikasını kaçınılmaz olarak eklemekte fayda var!

Çünkü bütün bu faktörler ve iç siyaset gibi daha niceleri enflasyonu belirleyecek. Yani gelirleri sömüren TÜFE’yi şekillendirecek.

Ve ekonomik büyüme üzerinde etki sahibi olacak.

Haliyle bu unsurlar da istihdam ve alım gücünün seyrini belirleme özelliği taşıyor demektir!

Ücret artışlarının yapacağı olası etkilere bakmadan önce kısaca gelecek yıla dair enflasyon ve kur beklentilerine bakmakta fayda var.

TCMB’nin uzmanların katıldığı anketle belirlediği taze tahminleri paylaşalım.

Piyasa Katılımcıları Anketi katılımcılarının 2022 yılsonu TÜFE beklentisi, yüzde 68,06’dan yüzde 66,80’e geriledi.

Ve 12 ay sonrası TÜFE beklentisi de yüzde 34,92 oldu.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru doları/TL beklentisi,18,78 olurken 2023 sonu beklentisi 22,77 TL olarak gerçekleşti. İstikrarlı bir kur öngörüsü öne çıkmış görünmekte.

Bana göre iyimserlik dozu biraz yüksek bu beklenti setlerinde.

Dolayısıyla gelecek yılın özellikle ikinci yarısı çok da rahat geçmeyebilir.

Ücretlere de bu nedenle en azından ikinci altı ayda ikinci kez zam yapılmak zorunluluğu doğacak.

Haliyle maliyetler üzerinden enflasyonu diri tutacak bir gelişme bu. Halihazırda bu yılbaşında yapılacak ücret artışlarını karşılamak üzere işverenler şimdiden pazarladıkları ürün ve hizmetlere zam yapmaya başladı bile! Ve muhtemel ipin ucu kaçabilir.

Neticede zamlı maaşlar cebe girmeden yine erimeye başlayacak.

Ücret zamlarını fiyatlarına yansıtmakta zorlanan firma ve sektörlerde işsizlik riski doğabilir aynı zamanda. Özellikle KOBİ’ler ve küçük esnaf için zorlu bir dönem olacaktır.

Ama ücret zamlarının geçici de olsa özellikle bazı sektörlerde talep artışı ve haliyle istihdam artışı sağlaması gibi faydalı bir yönü de mevcut.

Kısacası asgari ücret meselesinde bardağın hem dolu hem de boş kısımları fazlasıyla var.

Ancak en vahim mesele çalışanların yüzde 60’a yakınının asgari ücret ve civarında bir maaşla geçinmeye mahkum edilmiş olması!

Bu oran değişmedikçe de ne yazık ki her gün asgari ücret konuşmaya mahkum oluruz toplum olarak.

 

HABERLER