Gündem belli.
Aralık ayı boyunca tek bir konu Türkiye gündemini işgal edecek.
Asgari ücret!
Yani 2023’te milyonların hayatta kalmasını sağlayacak olan yeni ücret, ana tartışma konusu olacak bir ay boyunca.
Aslında Asgari Ücret Tespit Komisyonu bu işin başlıca sorumlusu. Ve aralık ayı içinde toplantı üstü toplantı yaparak yeni ücreti tespit etmeye çalışacak.
Rakamlar havada uçuşacak. Teklifler ve tespitler arasında taraflar orta noktada buluşamayacak!
Çünkü…
İşçi kesiminin beklenti çıtası çok haklı olarak çok yüksek. Hayat pahalılığının erittiği alım gücünün yerine konması doğal istek haline gelmiş durumda.
İşveren kesimi de yüksek maliyet baskısı ve talep azlığı gibi sorunlarını öne sürerek makul bir ücret zammı için bastırmakta!
Devleti temsil eden yetkililer de tam arada kalmış durumda. İki kesimi de memnun etmenin zorluğu ortada çünkü.
Neticede son söz devletin zirvesine kalacak.
Ve seçim sandıklarının kurulmasına çok az zaman kaldığı içinde hayli kritik bir karar açıklanacak aralık ayının son günlerinde!
Şimdiye kadar duyduğumuz en net söz “Çalışanı enflasyona ezdirmeyeceğiz.” oldu.
E yani bir zahmet enflasyona da ezdirmeyin vatandaşı. Ama asıl önemli olan vatandaşın hangi enflasyona ezdirilmeyeceği!
Vatandaşın çarşıda pazarda markette yaşadığı enflasyon bir türlü resmi rakamlarda gözükmek istemiyor nedense…
TÜFE sepetinde yer alan 400 küsur kalem malın çoğunu tüketmeyen vatandaşın asıl harcama kalemleri de başka üstelik.
Sadece resmi gıda enflasyonu rakamı bile yüzde 100’e dayanmış durumda!
Yani resmi TÜFE rakamına göre yapılacak bir ayarlama çalışanları açlık sınırından öteye götürme potansiyeli taşımayacaktır.
Hatta o sınıra kadar bile gelemez yeni asgari ücret.
En azından gıda enflasyonu düzeyinde bir zam oranı şart!
Peki yeterli mi?
Değil.
Çünkü vatandaş sadece karnını doyurmakla insanca bir yaşam sürmüş olamaz.
Dolayısıyla çalışanları ücret pazarlığında temsil eden baş aktör Türk-İş’in hakları nasıl savunacağı büyük önem taşımakta.
Bu anlamda Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın açıkladığı kırmızı çizgi olası zam için bir fikir veriyor.
Atalay, 7 bin 785 TL’lik bir kırmızı çizgi açıkladı.
Açıkçası çok tuhaf bir çizgi. Ya da renkte bir sorun var.
Bu rakam maça bir sıfır yenik başlamak anlamına geliyor çünkü!
Hiçbir şart altında kabul edilmesi mümkün olmayan bir rakamın telaffuz edilmiş olmasının kabul edilebilir bir yanı yok.
Anlaşılan o ki sendika yöneticilerinin hayat pahalılığı konusunda gerçekçi bir fikirleri de yok görünüyor.
İlk 2023’ün ilk ayları ile birlikte ürün ve hizmetlere gelecek yüklü zamların asgari ücreti hemen eriteceğini de dikate almadıkları açıkça ortada.
Ve fakirliğin bir yaşam biçimi haline gelmesi de kimsenin umurunda görünmüyor!
Artık vatandaşı düşünmek vatandaşın oyu ile iktidara gelenlere düşüyor demektir.
Çünkü işçiyi de işvereni de temsil edenlerin umurunda değil çalışanlar.
Mevcut şartlar altında 9 bin liranın altındaki bir asgari ücretin insanca yaşam şansı tanımayacağı ortada. Ama görünen o ki en iyimser tahminle 8 bin – 8 bin 500 TL arasında bir rakam açıklanacak!
O da seçimin hatırına.
Emeklilerin durumunu ise seçim sandığı da kurtarmayacak ne yazık ki.
Sözün özü; milyonları fakirlikten kurtaracak rakamları görmek bir başka bahara da kalmayacak.