Bankalar aniden sorgulanan kurumlar haline geldi.
İki hafta öncesine kadar sıkıntı işareti görünmeyen finans kesimi aniden su kaynatmaya başladı!
Meğerse hayli sıkıntılı günler geçiren Amerikan bankaları varmış. Özellikle hızla yükselen faizlerin bilanço dengelerini fazla zorladığı iki bankanın iflas bayrağını çekmesi sorunların su yüzüne çıkasına yol açtı.
Silicon Valley Bank ve Signature Bank ABD yönetimi tarafından kurtarılmadı. Aslında varlıkları küçümsenecek düzeyde değildi.
Ancak likide krizine girdiler ve mevduat sahiplerinin panikle para çekme girişimleri bankaların sonunu getirdi.
Washington yönetimi, mevduat garantisi ile suların durulmasını sağlamaya gayret etti. Ancak sorunlu bankaların tam olarak durumu belli olmadığı için domino etkisi korku yaratmaya devam etti.
Özellikle de Amerika’da da etkili olan Avrupa’nın en büyük bankalarından Credit Suisse’nin batmanın eşiğine geldiğine dair haberler paniğin gündemde kalmasında etkili oldu.
Gözler merkez bankalarına çevrildi. Faiz artışlarına dur denmesinin çare olacağı düşünülüyordu piyasa aktörlerince!
Ancak merkez bankalarının yüksek enflasyon gibi ciddi bir baş belası ile mücadele etmeleri gerekiyor 2023 boyunca. Ve ellerindeki en güçlü silah faiz artışları.
Dolayısıyla bu cephede taviz vermeleri pek de kolay değil.
Diğer yandan küresel bir finans krizine göz yummaları da akıl karı değil.
Peki ne yapacaklar?
Faize silahından vazgeçemeyeceklerini dün yazmıştım. Ve de öyle oldu.
Avrupa Merkez Bankası ECB 50 baz puanlık faiz artışına gitti.
Oysa 25 baz puan gibi daha ılımlı bir artış beklentisi öne çıkmaktaydı bankacılık krizi sonrasında! Yani Avrupa’ya yayılma ihtimali olan bankacılık krizinin panik yapılacak bir düzeyde olmadığını ECB yönetimi kendince teyit etti.
Bir nevi panik yapmayın mesajı verildi öncelikle. Eğer ki enflasyonla mücadeleden taviz anlamına gelecek bir faiz adımı atılsaydı bankacılık krizinin boyutu hakkında spekülatif bir imaj da yaratmış olurdu.
ECB Başkanı Lagarde, enflasyonun beklentilerinden yüksek seyrettiğini vurgulayarak bu alandaki mücadelenin uzun süreceği mesajını vermeyi tercih etti!
Böylece piyasalara bir yandan panik yapmayın derken diğer yandan da enflasyon konusunda kararlılık görüntüsü vermiş oldu.
Bankacılık cephesindeki sorunlara dairse farklı desteklerin olabileceği mesajını vermeyi ihmal etmedi.
Nitekim İsviçre Merkez Bankası Credit Suisse’yi 50 milyar Frank fonlayacağını açıkladı. Ve ECB de olası başka risklere karşı destek mekanizmaları üzerinde durduklarını duyurdu.
Amerika tarafında ise 11 büyük banka bir araya gelerek zordaki First Republic Bank’ın kurtuluşu için 30 milyar dolar likidite sağlayacaklarını açıkladı!
Bu hamleler piyasalarda olumlu karşılık buldu.
Kısacası merkez bankalarının yanında durumu iyi olan özel bankalar da bankacılık krizinin büyümemesi için elini taşın altına koymaya başladı.
Ancak dünyadaki en büyük fonlayıcı olan Amerikan Merkez Bankası Fed’in fiziken kaynak yaratması zor görünüyor.
Ve enflasyonla mücadelede taviz vermesi de zor!
Dolayısıyla yangını kısmen körükleyen faiz hadleri bir süre daha çözümü zorlaştıracak.
Yine de yangını kontrol altına alma çalışmaları ciddi bir kararlılık sergilemeye başladığı için umut var olmak mümkün.