Alt tarafı iki hidrojen bir oksijen.
Yani bir molekül su… İşte hayatın özü.
Onsuz olmuyor! Hayatımızı her anında bir biçimde bizimle.
Bizimle olmak zorunda.
Ama eskisi kadar bol değil. Bol olansa deli dolu giden tüketim! Sanki sonsuz bir kaynak bu. Haliyle sınırsız kullanım hakkımız var. Ve bu düşünce tarzı neticesinde deli dolu tüketimle yüzleşiyoruz.
Milyarlarca insan yeterli ve sağlıklı suya ulaşma konusunda ciddi sıkıntılar yaşamaya başlamışken hunharca tüketilen suyun faturası ile karşılaşmak zorunda bırakılıyoruz!
Kısacası “sudan sebeple” savaş çıkma potansiyeli artıp duruyor.
Evden ofise, tarımdan sanayiye her alana yayılan yoğun ve hesapsız tüketim adeta bir yaşam biçimi bir kültür unsuru gibi Türkiye’de.
Kuraklıkla gelen uyarı sinyalleri aklı başa getirmek için son çare gibi görünüyor!
Boşalan adeta kuruyan barajların durumu da akılları başa getirmezse işimiz kolay değil.
Gün geçmiyor ki Bursa’nın barajlarında iki eksilip bir artan sonra da üç eksilen su seviyelerine dair haber gelmesin.
Ve görünen o ki önümüzdeki iki ay içinde kayda değer yağış olmazsa ki olmama riski çok yüksek, bu yaz zor geçecek demektir.
Su kıtlığının ayak seslerinin giderek yükseldiği böyle bir dönemde yine bolca toplantı ve açıklama ile çare üretmeye çalışıyoruz.
Sembolik değeri olan 22 Mart yani bugün de bolca nutuk atılacak. Çünkü bugün Dünya Su Günü.
1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ilan edildiğinden bu yana Dünya Su Günü kutlanıyor.
Temiz suya erişimi olmayan 2,2 milyar insanın farkındalığını artırmak için yılda bir gün mesaj vermekle keşke çözülse bu sorun!
Görünen o ki daha asırlarca su günü kutlarız ama çözüm üretemeyiz mevcut kafa yapıları değişmedikçe.
Oysa ki bu sembolik günün hedefi küresel su kriziyle mücadele etmek için harekete geçmek. Doğru ve bilinçli su kullanımına teşvik etmek. Su sorunlarını anlamak, küresel ısınma ve suyun dikkatsizce tüketimine ve diğer negatif etkenlere karşı ilgi çekmek.
Niyet güzel ama somut sonuçları görmekten hala çok uzaktayız!
2023 yılı Dünya Su Günü teması “Ortaklıklar ve İşbirliği Yoluyla Değişimi Hızlandırmak” olarak belirlenmişti.
Hangi iş birliği ve ortaklıklar var ki hızlanacak?
Tarım ve sanayideki bilinçsiz savurgan kullanımı devre dışı bırakacak uygulamalara dair pek bir iş birliğine rastlamıyoruz.
Açıkçası tarlalar damla sulama gibi tasarruf dostu sistemlerden çoğunlukla hala uzak! Sanayici ise yeraltı su kaynaklarına göz diktikçe dikiyor. Arıtmadan da maliyet mazereti ile kaçtıkça kaçıyor.
Haliyle bu alanlarda mücadele zayıf kalınca da gözler vatandaşın evindeki suya dikilmekte.
Çaresiz olarak hiç olmazsa evlerde tasarruf kültürünün gelişmesi için bir çaba harcanmakta.
Bizde eksik kalmayıp birkaç madde sıralayalım.
Lütfen musluklarımızda sızıntı olup olmadığını düzenli olarak kontrol edin.
Mutfakta, banyoda, lavabolarda, su basıncını arttıran ama su akışını azaltan sistemler kullanılabilir.
Elleri sabunlarken suyu kapatmak da güzel bir tedbir.
Geleneksel bir uyarı olarak da dişlerinizi fırçalarken, tıraş olurken musluğu tamamen kapatın diyelim.
Keza banyo yaparken sıcak su gelene kadar akan suyu kovaya akıtmak sonra da bu su ile klozet temizliği yapmak da fayda sağlayabilir.
Çaydanlığın alt kısmında kalan kaynamış suyu dökmek yerine, bulaşıkları o su ile yıkamak da mümkün.
Bulaşık makinesine koymadan durulamanız gereken bulaşıkları musluğu en az seviyede açarak durulamak ya da bir peçete yardımıyla kirleri sıyırmak da fayda sağlar.