2023’e rekorlarla girdik.
Geleneksel olarak Borsa İstanbul yeni rekor adresi oldu.
Çünkü alıştırdı son aylarda rekor üstüne rekora!
Yine öyle oldu ve BİST – 100 Endeksi 5 bin 661 puanlık tarihi zirveye taşındı.
Paradan para kazananların yüzü güldü haliyle.
Ama sevinden bir rekorun reel ekonomi cephesinden gelmesi çok daha önemli bir gelişmeydi elbette!
Türkiye’nin küresel bazdaki olumsuzluklara rağmen ihracatta yakaladığı rekor seviye ekonomik büyüme adına da ciddi bir sinyal çünkü.
İhracatçılarımız yüksek maliyet, düşük parite ve daralan dış pazar konjontürü ile boğuştu yıl boyunca.
Kısa bir dönem ise kur avantajı vardı ellerinde.
Peki netice ne oldu?
Türkiye’nin ihracatı 2022’de yıllık bazda yüzde 12,9 artışla 254,2 milyar dolara yükseldi. Ve Cumhuriyet tarihi rekoru olarak kayıtlara geçti.
Mevcut koşullarda ihracat dünyası adına fazlasıyla taktir edilecek bir tablo bu!
Çünkü özellikle rekabet gücü anlamında ciddi handikaplarla elde edilmiş bir başarı söz konusu.
Unutmayalım ki; dış pazar zorlukları, maliyetler, dibe vuran karlılık, finansal kısıtlamalar, yılın ikinci yarısında kurun yerinde sayması gibi çok sayıda sorun vardı ihracatçının önünde!
Ayrıca iş ve aş üreten, döviz kazandıran fonksiyonları ile de öne çıkıyor ihracat dünyası.
Ancak madalyonun diğer yüzünde de başka bir rekor var Türkiye’nin dış ticareti adına.
Nasıl mı?
Türkiye’nin dış ticaret açığı özellikle enerji fiyatlarının etkisiyle 2022’de rekor seviyeye yükseldi.
Yıllık ithalatın yüzde 34 artışla 364,4 milyar dolara çıkmasıyla ihracattaki rekorun pozitif etkisi de devre dışı kalmış oldu. Ve neticede dış ticaret açığı yüzde 138 artışla 110,2 milyar dolar olarak kayıtlara geçti!
İhracatın ithalatı karşılama oranı da 2021’deki yüzde 83 seviyesinden 2022’de yüzde 70 seviyesine geriledi.
Bu tablolar bize Türkiye’nin iki yapısal sorununu acilen çözmesi gerektiğini gösteriyor.
İhracatın yüzde 60 civarında bir ithal girdiye bağımlı olması en temel meselelerden biri!
Bir diğeri de enerjideki yüksek oranlı dışa bağımlılık.
Cari açığı azaltmanın yolu bu iki faktörü lehimize çevirmek. Kısacası yerlilik oranlarının tüm girdilerde artması şart. Bir de yerli enerjinin özellikle çevreci bir ağırlıkta öne çıkması gerekiyor.
Yüksek katma değer ve inovasyon ise pastanın kreması olarak bol bol kullanılmak zorunda!
Gelelim ihracat ligimizdeki yarışa. Daha doğrusu yıllar yılı ihracatın lokomotifi olan Bursa’nın 2022 yılı karnesine.
Bursalı ihracatçılar geçen yıl 16 milyar 163 milyon dolarlık ihracat gelirine imza attı.
Sonuçta Türkiye ihracat liginin üçüncüsü olarak yılı tamamladı Bursa!
Son yıllarda ikincilik koltuğuna oturan Kocaeli ise 19 milyar 289 milyon dolarlık ihracatla Bursa’ya fark attı. Aradaki fark 3 milyar 26 milyon dolara çıkmış durumda.
Bursa’nın kasım ve aralık aylarındaki atağına karşın kapatılamayacak bir farka karşı mücadele ettiği ortada!
Pazar ve parite sorunları Bursalı ihracatçının elini daha fazla bağlamış görünüyor.
Ancak yüksek katma değer bazında da ileriye gitmeyen bir şehir var artık karşımızda.
Kentin yenilikçi yatırımlara ihtiyacı olduğu açık.
Nitekim dördüncü sıradaki İzmir’in ensemizde olduğu unutulmamalı.
Diğer taraftan Bursa’nın yıllık ihracat artışı sadece yüzde 6 seviyesinde kaldı!
Ülkenin ihracat artış hızının yüzde 12’nin üstünde olduğu düşünülürse artık Bursa’ın Türkiye ekonomisini büyütme konusundaki iddiasını yitirdiğini görüyoruz.
Kent dinamiklerinin bir an önce bu hassas meseleye odaklanmasını umuyoruz.