Haftaya Merkez Bankası’nın cuma akşamı aldığı kararın etkileri ile başladık.
Dolar yükselmeye çalıştı. Ancak, çok uzun soluklu bir yükseliş olmadı.
Borsa İstanbul ise tarihi zirveye imza attı haftanın ilk işlem gününde!
Nedeni ise TCMB’nin ticari kredilerde, kredi faiz oranlarını yüzde 30’un altında tutmayı hedefleyen düzenlemesi.
Bu oranın üzerinde faiz uygulayacak bankalar için tahvil alma zorunluluğunun gelmesi banka hisselerine olumlu yansıdı.
Ancak, bankacılık sektörü uzmanları uygulamanın daha bol ve ucuz krediyi garantilemediğini söylüyor!
Çünkü…
Son dönemde finans kesimine yönelik olarak yapılan ince ayarlamalar, reel ekonomiyi desteklemeye dönük olarak görünse de farklı yönden para musluklarını kısan bir etki de yaratmakta.
Yani geçiş döneminin zorlukları kendisini hissettirmeye devam ediyor.
Yeni ekonomik modelde ilerlerken finansa erişimin zorlukları olduğu aşikar! Ama aynı zamanda modele geçişin küresel enflasyonun tırmanışa geçtiği bir dönemde keskin ve ani dönüşle yapılmış olması da pek çok kesimi hazırlıksız yakaladı. Özellikle de rekor maliyet artışlarının dayattığı zorlukların boyutu tavan yapmış vaziyette.
Bu anlamda açıklanan son veriler hem üreten hem de tüketen üzerinde enflasyon baskısının kısa vadede azalmayacağını gösteriyor!
Çok konuşulmasa da etkisi nedeniyle vatandaşın en fazla ilgilendiren göstergelerin biri olan tarım ÜFE, haziran ayı itibarıyla yıllık bazda yüzde 135 artışlara rekor tazeledi.
Peki bu ne anlama geliyor?
Gıda fiyatlarındaki artış sürecek demektir! Çünkü çiftçinin üretim maliyetindeki ortalama artış bu seviyede. Haliyle önümüzdeki aylarda mutfak masrafları yükselişini koruyacaktır.
Diğer yanda ihracata çalışan üreticinin maliyetini gösteren Yurt dışı ÜFE de temmuzda rekor tazeledi yüzde 111 yıllık artışla.
Bu veri ise ihracatçının rekabet gücünü ve karlılığını negatif etkileyen bir tablo olarak karşımızda!
Artan maliyetlerin yanında birkaç faktör daha eklenmiş vaziyette ihracatçının ayağına pranga olan.
Ekonomik yavaşlama tüm dış pazarlarımızı etkileme aşamasına geldi. Ve parite de ihracatçımızın aleyhine döndü.
Euro/dolar paritesindeki tarihi düşüş de hız kazanırken ciddi risk artışlarının artık dikkate alınması gerektiği net biçimde ortaya çıkmakta!
Paritenin bu hafta birin altına inmesi yani doların daha değerli hale gelmesi en büyük pazarımız olan Avrupa adına sıkıntıların artmakta olduğunun işareti.
Doların haftaya güçlü başlamasının temel nedeni ise ABD’nin para politikasının daha da sert bir hale dönüşeceği endişesi.
ABD ekonomisi için yol haritalarının belirlediği meşhur bir toplantı var. Gerçekleştirildiği kasabanın ismi olan Jackson Hole ile anılan toplantıların bir yenisi bu cuma yapılacak.
Toplantıya katılacak olan Amerikan Merkez Bankası Fed’in Başkanı Jerome Powell’in para politikasına dönük şahin bir konuşma yapması bekleniyor. İşte bu beklenti dolara güç katarak tüm dünyada değerlenmesini sağladı!
Paritenin 0,994 civarında seyretmesi ve teknik olarak bir parça daha düşüş potansiyeli taşıması özellikle Bursalı ihracatçılar adına alarm zillerinin güçlü biçimde çalmaya başlaması demektir.
Çünkü Bursa’nın ihracatının yarıdan fazlası Avrupa’ya yapılmakta. Euro’daki değer kaybı gelir erozyonu anlamına gelmekte. Dolara bağımlı maliyetler nedeniyle de karlılıkta ciddi kayıpların yaşanması ihtimali mevcut!
Mesele sadece parite de değil. Avrupa’da giderek artan resesyon ihtimalinin iyice benimsenmiş olması Avrupalıları şimdiden tasarrufa itiyor.
Yüksek enflasyon, Euro’daki düşüşle azalan alım gücünü daha da eritirken Avrupalı müşterilerin tedbirli davranmaları mal satışını da riske atmakta.
Kısacası Bursa adına otomotivde yaşanan ivme kaybının kentin kadim sektörü tekstil ve konfeksiyon adına yaşanması da bu tabloda kuvvetle muhtemel!
Doğal olarak hem Ankara’nın makro bazda hem de Bursa kent dinamikleri ve firmalarının da mikro bazda gecikmeden tebir almasında sayısız fayda var.