İki yılı aşkın süredir adım adım büyüyen bir kriz var..
Krizin varlığını ise özellikle 2022’de daha net biçimde hisseder olduk.
Çip krizi teknoloji dünyasının, sanayinin adeta pandemisi haline geldi!
Ve açıkçası krizi tetikleyen de Kovid-19 pandemisiydi. Hiç fark etmesek de hayatımızın neredeyde her alanında bizlerle olan minik teknoloji mucizelerine adeta talep yağdı pandemi ile birlikte!
Virüs yüzünden insanlar evlere kapandıkça dijital dünyanın nimetleri aranır oldu. Bilişim ürünleri ve hizmetlerinde talep patlaması yaşandı. Ancak tüm teknolojik ürünlerin de kalbi ve beyni olan yarı iletken teknolojinin sembolü çipler aynı oranda üretilemedi.
Hatta pandemi kaynaklı üretim sorunları yaşandı. Ve ciddi tedarik sorunları da gün yüzüne çıktı!
Aslında ABD ile Çin arasında patlak veren ticaret savaşlarında ve özellikle de 5 G teknolojisi kapışmasında çip meselesi tam göbekteydi. Ve krizin de tohumları atılıyordu bu süreçte.
Bu manzraya bir de pandemi eklenince iş çığrından çıkmaya başladı.
Ama ortada bir kriz olduğunu öncelikle otomobil meraklıları keşfetti.
Otomotiv sektörü çiplere göbekten bağlı olunca, arz azlığı ve yükselen fiyatlar üretime de olumsuz yansıdı! Vatandaş araç bulmakta zorlanmakla kalmadı bir de yüksek bedeller ödemek zorunda kaldı özellikle de son bir yıl boyunca.
Ama elbette ki sorun otomotivle sınırlı değil.
Küçük ev aletlerinden buzdolaplarına… Bilgisayarlardan ATM’lere kadar çok geniş yelpazede çiplere ihtiyaç duyulmakta.
Elbette ki sanayide kullanılan makinalarla robotik sistemlerde de yarı iletken teknoloji şart.
Dolayısıyla bütün üretim aşamaları giderek büyüyen çip krizine teslim olmaya aday!
Daha şimdiden çip kıtlığı nedeniyle milyarlarca dolarlık zarar söz konusu pekçok sektör adına.
Arzın talebi karşılayamaması gibi bir sorun zaten yokmuş gibi bir de Çin-Tayvan gerilimi eklendi tabloya…
Neden mi?
ABD’nin körüklediği gerilim aslında sadece siyasi ve askeri riskleri olan bir manzara oluşturmuyor.
Dünyanın en büyük iki çip üreticisini karşı karşıya getiren bir tablo söz konusu… Tayvan çip pazarının neredeyse yüzde 60’ına sahip.. Gerçi arka planda belli oranda ABD var. Ama tesisler Tayvan’da!
Yani küresel çapta bir bağımlılık söz konusu bu ülkeye. Çünkü diğer üreticilerin hiç biri kendi ihtiyacını karşılayamıyor.
Amerikalar üretim için yüzmilyarlarca dolarlık fonları sahaya sürdü bile. Ama bu iş bugünden yarına olmuyor! Aşırı yüksek hasasiyetteki yüksek teknolojinin hayata geçmesi zaman alan bir iş.
Üstelik de sürekli Ar-Ge yatırımı yapmak elzem.
Yani kısa vadede çip krizine bir çözüm gözükmüyor ufukta! Ve belli ki ABD’nin politikaları piyasayı daha da sıkıntılı hale getirecek.
Çin’in uygulamaya başladığı ve öngördüğü abluka ve askeri tacizler; üretim, ticaret, ve nakliyatı da baltalayabilecek bir anlam taşıyor.
Hatta yarı iletken teknolojisinin temel hammaddelerinin de ağırlıkla ana tedarikçisinin Çin olması düşündürücü!
Ancak, Çin’in devasa yatırımlara rağmen yıllık 300 milyar doları aşan yarı iletken ithalatçısı olması uzun vadeli gerilime dayanmasını zorlaştırıyor.
En kötü senaryo ise Tayvan’ın işgal edilmesi. Şimdilik uzak bir ihtimal gibi görünse de bu olasılığın küresel çapta çok yönlü yansımaları olur!
Kısacası her ülke gibi Türkiye de yüksek teknoloji cephesinde hem doğrudan hem de dolaylı olarak ciddi bir sınavadan geçiyor.
Dış bağımlılığın azaltıldığı oranda gelişme şansımızın olduğu unutulmamalı.
Ancak kısa vadede artan çip krizi baskısına herkesin kendini hazırlaması şart!
Sözün özü; daha ağır günler kapıda.