Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Deprem enflasyon canavarını tetikleyecek mi?

Yeni bir miladımız var.

6 Şubat Türkiye tarihinde birçok değişimin de tarihi konumuna geldi.

Ülkeyi acıya boğan yıkıcı depremler kökten değişimi de kaçınılmaz olarak dayatmış durumda!

Depremsellik gerçeğinin bilemem kaçıncı miladı olsa da artık bilimselliği ve yasal zorunlulukları tam olarak uygulamak için bir milat daha oluştu.

Deprem bölgesinden başlamak üzere tüm Türkiye’nin yeni bir afete karşı hızla hazır hale gelmesi şart.

Ancak, tabi ki öncelikli şart depremin yarattığı maddi manevi hasarı gidermek!

Bunun için de yepyeni bir ekonomik stratejinin sahaya sürülmesi lazım.

Yepyeni bir şehirleşme anlayışı ve mimari ile hak sahiplerinin barınma ihtiyaçları acilen giderilmeli. Altyapısıyla üst yapılarıyla yeni yerleşim alanlarının bölgedeki sosyal ve ekonomik hayatı cazip hale getirmesini sağlamak zorundayız!

Yoksa 11 ilimizin sosyal ve ekonomik geleceği kalmaz. Göç etmekte olan milyonları da geri getirme imkanı kalmaz.

Yani depremsellik önceliğimiz olsa da çevreci çözümlerin üretim ve ticari faaliyetleri kapsayacak bir yaklaşımla hayata geçmesi büyük fayda sağlayacaktır. Özellikle de depremde devre dışı kalan ticari işletmelerin tekrar ayağa kalması için özel finansal çözümler gerekiyor.

Keza onarılacak sanayi kuruluşları için de. Ancak kalifiye eleman ihtiyacı da dikkate alınmak zorunda.

Kısacası bir yandan bölge ekonomisinin ihtiyaç duyduğu finansal kaynakları sağlama şartı var. Diğer yandan da işsize iş işverene elemen bulmak zorundayız!

Çünkü gelir düzeyi hayati önemde. Afet bölesindeki 11 ilin tümünde kişi başına düşen milli gelir Türkiye ortalamasının altında kalıyordu deprem felaketi öncesinde.

Ve ne yazık ki felaket canlarla birlikte malları da aldı götürdü.

Yaşanan göçün tersine çevrilmesi ve daha güçlü bir kalkınma hamlesi için özgün finansman yöntemleri ile kaynak yaratmak için kolları da sıvamak gerekiyor.

Büyük ihtimalle hükümetin bir ek bütçeyi çok geçmeden yeni finansman kaynakları ile oluşturması gerekecek! Elbette ki bütçe gelirler içinde bir nevi yeni deprem vergisi de olacaktır. Ancak omuzlarında fazlasıyla yük taşıyan dar gelirlileri daha da sıkıntıya sokacak bir vergi türünün hayata geçmemesi büyük önem taşımakta.

Çünkü…

Zaten sırtında taşıdığı bir enflasyon canavarı var. Alım gücü 2022’de yerle bir oldu vatandaşın!

Tam ücret zamları eline yeni geçmişken yani bir nefeslenme payı doğmuşken bu kez de depremin doğrudan ve dolaylı yükü bindi.

Herkes karınca kararınca depremzedelerin yardımına koşuyor elindeki olanaklar çerçevesinde. Akrabalarına, tanıdıklarına yardım eli uzatanların yükü daha da fazla.

Keza bölgede ve bölgeyle iş yapanların da açıktan ekonomik kayıpları var. Bölgedeki ekonomik faaliyetlerin eski seviyesine ulaşmasına daha çok var aynı zamanda!

Yani milli gelir kaybının geçici etkileri tüm ülkeyi de etkileme potansiyeli taşıyor.

Ancak, zaman yayılarak hepimiz üzerinde olumsuz etki yaratacak olan ciddi bir faktör daha var. Arz kaynaklı enflasyon!

Unutmayalım ki bölge tarım ve hayvancılığın yanı sıra ciddi bir endüstriyel potansiyel de barındırıyor.

Depremle birlikte zarar gören üretim faaliyetleri ülke genelinde fiyat artışlarını tetikleyecektir. Batıya akan nüfus ise bu bölgelerde talep kaynaklı fiyat artışlarına vesile olabilir!

Dolayısıyla bu yıl gerçekleşmesi muhtemel enflasyona 10 puanlık bir yansıma olma ihtimali mevcut. Seçim sonrasında kurun yükselme ihtimali bu senaryoyu daha da sıkıntılı hale getirecektir.

Ekonomi yönetiminin bu risklere karşı tedbir alması şart.

HABERLER