Cari bela iş başında…
Oysa tam tersiydi hayalimiz.
Cari fazla vermekti ana hedef! Fazlayı görmeden elbette açığa da razıydık.
Ve yıl başındaki hedef 18,6 milyar dolardı 2022 itibarıyla…
Oysa taze açıklanan verilere göre haziran ayı itibariyle yıllık cari açık 32,7 milyar dolar seviyesine çıktı.
Böylece yıllık bazda cari açıkta 15 ayın en yüksek düzeyine ulaşılmış oldu!
Yani net ifadeyle memleketin döviz harcaması ile döviz kazancı arasındaki fark büyüyor. Üstelik de aşırı yüksek bir hızla.
Yıllık hedefe daha ilk 6 ayda ulaşılması açık bir gösterge hız konusunda.
Niye mi patladı döviz ihtiyacımız?
İthalat faturası başta enerji olmak üzere tüm hammadde ve ara mallardaki fiyat artışlarından etkilendi. Ve büyüdükçe büyüdü.
Yılın kalan kısmında da büyümeye devam edecek!
Çünkü küresel enflasyon ithalatımızı bir süre daha rahat bırakmayacak.
İhracatın ithalata olan bağımlılığı da bu süreci körüklüyor ne yazık ki.
Üstüne bir de konut ve otomobili yatırım aracı olarak görme eğiliminin tırmanmasını bu tabloya eklediğimizde ithalatla büyüyen bir ekonomi haline geldiğimizi görüyoruz!
Cari dengenin haziranda 3,46 milyar dolar açık vermesi trendin devamlılığı açısından önemli bir örnek. Bu açık rakamı ile birlikte cari açık serisi 8. aya çıktı çünkü.
Ekim 2021’den bu yana cari fazla yüzü görmedik aylık bazda.
Turizmin devreye girmesine rağmen açıktaki genişleme trendin devamı konusunda endişeleri doğal olarak artırmakta!
Haziranda 4 milyar dolarlık giriş olmasına karşın 6,43 milyar dolarlık dış ticaret açığı, ithalatın baskın yönünü ortaya koymakta.
Yüksek enflasyona rağmen ekonomik büyümeden yana tercihin sürmesi ithalatı ister istemez yukarı taşıyor. Yani ciddi bir frenleme çabası yok ithalat tarafında.
Neyse ki finansman için para bulabiliyoruz! Daha doğrusu bir şekilde döviz buluyoruz ki ithalat musluğu kısılmıyor.
Elbette kuru yukarı iten bir cari tablo var! Ama bu enflasyon oranları ve açık seviyesi ise kur daha yukarıda olmalıydı.
Yani doğrudan yatırım, sıcak para hareketleri ve kaynağı belli olmayan para akışı açığı sürdürmemizi olanaklı kılıyor. Tabii sınırlı rezervlerden de bir miktar harcamak durumunda kalıyoruz!
Mesela…
Haziranda doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 950 milyon dolar oldu. Portföy yatırımları ise 1,6 milyar dolar tutarında net çıkış kaydetti. Resmi rezervlerde de 1,96 milyar dolar net azalış kaydedildi.
Cari açığın bu açık ve net olan finansmanı gösteriyor ki resmi olarak gereken parayı aslında bulamamışız!
Peki ne olmuş?
Bir yerlerden gelen, adını koyamadığımız; o nedenle de TCMB’nin cari denge bilançosunda net hata noksan diye yazan kaynağı belirsiz para son 1,5 yılın zirvesine çıkmış.
Haziranda net hata noksan girişi 3,98 milyar dolarla kendi çapında rekora imza attı!
Neticede Kasım 2020’den bu yana aylık bazdaki en yüksek net hata noksan girişi yaşandı.
Yani sürekli işitsek de resmen göremediğimiz o büyük kaynak girişi daha küçük parçalar halinde başlamış görünüyor.
Muhtemelen önümüzdeki aylarda da benzer rakamları görüyor olacağız!
Bir de temmuzdan itibaren Rusya üzerinden gelen bir para akışı var. O para resmi rezervlere girmeye başladığı için cari açık finansmanında kaçınılmaz olarak rol oynayacaktır.
Sonuçta finansman tablosu büyüme yanlısı politikanın ithalat yoluyla destekleneceğini göstermekte…
Bu durumda enflasyonun dizginlenmesi de zaman alacaktır.
Kısacası hayat pahalılığına devam. Döviz ise çok ince kırılgan bir zeminde tutunmaya çalışacak.