Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Ekonomi yavaşlıyor mu?

Çok kritik bir soru.

“Ekonomi yavaşlıyor mu?” sorusu, gelen veriler çerçevesinde kritik bir nitelik kazandı çünkü.

Hangi veriler geldi?

Kritik öncü verilerin başında gelen sanayi üretimi kasımda yıllık bazda yüzde 1,3 oranında daralma kaydetti.

Alt dağılımlarla birlikte üretimin küçülme sürecini gözlemlemek mümkün veri setlerine bakıldığında.

Yani ekonominin artık yavaşlama sinyali verdiğini söylemek mümkün bu rakamlar çerçevesinde!

Diğer taraftan 2023’e dönük beklentiler açısından Dünya Bankası’nın raporu önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkmakta.

Son analizler dünya ekonomisinin 2023 yılında yüzde 1,7 gibi sınırlı bir oranda büyüyeceğini gösteriyor.

Türkiye ekonomisi için yapılan tahmin de aşağı yönlü revize edilerek 2,7 seviyesini düşürülmüş durumda. Yani potansiyel büyümemizin çok altında bir milli gelir artışı öngörmüşler.

Peki bütün bu göstergeler 2023 için yavaşlayan durağanlaşan bir ekonomiyi mi bize işaret etmekte?

Öncelikle Türkiye yurt dışından yapılan tahminler açısından daima pozitif ayrışan bir sonuç elde etmiştir.

Yani IMF, OECD, Dünya Bankası ve yatırım bankalarının tahminleri Türkiye’de gerçekleşen büyümenin daima altında kalmıştır!

Dolayısıyla Türkiye’nin bu yıl yüzde 3’ün üstünde büyümesi şaşırtıcı olmaz.

Hatta bu rakamın çok daha üzerine çıkılması da kuvvetle muhtemel.

Nasıl mı?

Sanayide görülen yavaşlamanın belli bir baz etkisi içinde gerçekleştiğini öncelikle ifade edelim. Ayrıca ekonominin belirgin şekilde frenine basıldığı 2. yarı yılın yavaş yavaş ivme kaybeden bir ekonomiyi karşımıza çıkarması da çok doğal kabul edilmeli!

Keza dış pazar talebindeki yavaşlamanın da bu sürece açık bir şekilde katkı sunduğu ortada.

Yani yılın son çeyreğinde büyümenin minimal kalması 2022 adına çok normal bir süreç.

Buna karşın yaklaşık bir aydır açıklanan çeşitli destek paketleri, ücret ve maaş artışları ekonomiyi dolu dizgin yeni yıla taşıma potansiyelini ortaya koymaktaydı!

Yani seçim bereketini yaşamaya başlıyoruz.

Özellikle de canlanma etkisini zamlı ücretlerin daha fazla hissedileceği şubat ayından itibaren göreceğiz.

EYT tazminatları da devreye girecek önümüzdeki aylarda!

Ve elbette ki KGF, esnaf ve çiftçiye dönük destekleri başta olmak üzere ekonomiye belli bir hızda şırınga edilecek olan yoğun kaynakların etkisini de yılın ilk yarısında fazlasıyla görmemiz mümkün olacak.

Dolayısıyla seçimin ekonomiyi özellikle yılın ilk 6 ayında ciddi şekilde hızlandırması kaçınılmaz!

Peki ya seçim sonrası?

Seçimin sonucunun ne olduğundan bağımsız olarak ortada bir gerçeklik var.

O da hemen gelecek yıl bir yerel seçimin ufukta bekliyor olması!

İktidarda kim olursa olsun bu yılki seçimlerin ardından ekonomiye fren yaptırma, soğutma, yavaşlatma gibi bir şansı yok.

Belli oranda bütçe gerçekleri çerçevesinde daha makul bir hızda ekonominin büyümesi doğal olacaktır.

Ancak çok net bir gerçeklik ki yerel seçimin de kendine göre ciddi öncelikleri var. Ve siyasi irade de bu öncelikleri bir kenarı atacak lükse sahip değil!

Dolayısıyla 2023’ün tamamında da yüksek oranlı bir büyümeyi yaşamamız büyük bir olasılık halinde. Muhtemelen yüzde 4 civarı bir büyüme rahatlıkla gerçekleşecektir.

Özellikle pandemi sonrası yakalanan hızlı büyüme trendinin yeni bir halkaya kavuşması seçim sandığı sayesinde gerçekleşmiş olacak.

Ve nispeten kabul edilebilir işsizlik oranları 2023’ün pozitif hanesinde yer almak durumunda!

Ama yüksek enflasyondaki yapışkan seyrin tüm beklentilere karşın kolayca devre dışı kalmayacağı da unutulmamalı.

Dolayısıyla düşük gelir gruplarının alım gücünde kalıcı bir yükselişin yaşanacağı anlamını çıkarmak zor.

Bu çerçevede 2023, alım gücünde sadece kısmen yara sarılabilecek bir yıl olarak kayıtlara geçecek.

HABERLER