EYT düzenlemesi TBMM’den onay alarak yasalaştı.
Yani emeklilikte yaşa takılma meselesi tarih oluyor artık!
Düzenlemenin Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından milyonlar, gasp edilmiş olan anayasal haklarına kavuşmuş olacak.
Peki mağduriyetler giderilmiş olacak mı?
Detaylara baktığımızda “herkesi aynı derecede memnun eden bir düzenleme oldu” demek zor görünüyor.
Neden mi?
Öncelikle geçmişe dönük kayıplar var.
Yani EYT’li olarak uzun zaman bekleyip de ilgili düzenleme çıkmadan emekli olanların somut hak kayıpları mevcut.
Aynı nedenle EYT düzenlemesinden yararlanıp emekli olacakların bir bölümü de birkaç yıllık geriye dönük kayıpla karşı karşıya!
Zararın neresinden dönsek kardır diyerek bundan sonrasına odaklandığımızda da somut bazı hak kayıpları dikkat çekiyor.
Nasıl mı?
Önce kısaca yasal düzenlemenin sağladığı hak sahipliğinin özelliklerine bakalım.
İlk etapta 2 milyon 250 bin kişinin yararlanacağı ifade edilen düzenlemeye göre 8 Eylül 1999 ve öncesinde sigorta girişi olanların yaş sınırı bulunmaksızın, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur ayrımı gözetilmeden emekli olabilecek.
Yasalaşan teklife göre, EYT’li SSK’lılarda 5 bin – 5 bin 975 prim günü ve kadınlarda 20, erkeklerde 25 yıl sigortalılık süresi aranacak.
BAĞ-KUR’lu ve Emekli Sandığı’na bağlı erkekler 9 bin, kadınlar 7 bin 200 prim gününü tamamlayarak emekliliğe hak kazanacak.
Yani SSK’lı EYT’lilerin bir bölümü için prim günü konusunda bir hak kaybı göze çarpıyor!
Çünkü 8 Eylül 1999 öncesi çalışmaya başlayıp SSK’lı olanların 5 bin prim gününe tabi olması söz konusuydu. Yani emeklilik sistemini söz konusu tarihte değiştiren düzenleme sadece yaş değil prim günü mağduriyeti de yaratmıştı getirilen kademeli düzenleme ile!
Doğal olarak yaşla birlikte prim yükümlülüğünde de 8 Eylül 1999 öncesine dönülmesi gerekiyordu. Ama bu beklenti ne yazık ki hayata geçen bir düzenleme ile buluşamadı.
Deprem nedeniyle yaşanacak prim sorunları özel bir düzenlemeyi hak ediyordu.
Keza TESK Başkanı Bendevi Palandöken’den gelen mesajlar esnafın da prim konusundaki sıkıntılarına dikkat çekiyor.
Bir de 3 bin 600 gün ve 50 – 55 yaş koşullu emeklilik imkanı vardı 8 Eylül öncesinde. O hak da tanınmadı.
Diğer taraftan staj başlangıcının sigorta başlangıcı olarak kabul edilmesine dönük yaratılan beklenti de boşa çıktı!
Yine de elde bir kazanım olduğu açık.
Mücadelenin hele de bir araya gelinerek ve pes etmeyerek yürütülen mücadelenin sonuç verebildiğine dair güzel bir örnek oluşturdu EYT düzenlemesi.
Ama şu an hak sahipliği kesin gözüken EYT’lier için de hemen herşey güllük gülistanlık olmuyor.
Kısaca yapılması gerekenlere bakıp olası sıkıntılara dikkat çekelim.
Kanunun Resmi Gazete’de yayımlandığı günden itibaren, koşulları yerine getirmiş olan EYT’liler emeklilik dilekçesi verebilecek.
Dilekçenin ayın hangi günü verildiğinin önemi ise teorik olarak yok! Çünkü martta dilekçe verenlerin emekli aylıkları, 1 Nisan’dan geçerli olmak üzere bağlanacak.
Ama paraların hesaba yatması en az birkaç aya yayılacak. SKG’nın aylık 40-50 bin civarı dosyayı sonuca bağladığı biliniyor. Bu hız birkaç katına çıksa bile aylarca sürecek birçok hak sahibinin parasına kavuşması.
Unutulmaması gereken konular arasında 4A SSK statüsünde çalışanların önce işyerinden ayrılıp sonra emeklilik dilekçesi vermesi gerektiği öne çıkmakta. Aynı işyerinde çalışmak isteyen EYT’liler için ise 30 günlük başvuru süresi şartıyla sosyal güvenlik destek primi işveren payında 5 puan indirim yapılacak.
Eksik prim günü olanların varsa borçlanma haklarını kullanmaları da büyük önem taşımakta.
4C Emekli Sandığı kapsamındakilerse çalıştıkları kurumdan emekliye sevk onayı aldıktan sonra emekli olabilecekler. Ve bir daha kamuda çalışamayacaklar!