Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Faiz probleminde kim haklı?

Türkiye çok önemli bir deneyim sürecinden geçiyor.

Yüksek faize karşı ekonomi yönetiminin net bir duruşu var. Faizlerin yükselmemesi için elden gelen gayret sarf ediliyor.

Ve mümkün olduğu koşullarda da faizi indirme kararlılığı mevcut!

Ancak, Türkiye’nin bu politik tercihinin aksine dünyada ciddi bir faiz artırım süreci var.

Kısacası herkes Mersin’e biz tersine durumu var.

Peki niye böyle bir yola girildi?

Amaç genel çerçeve itibarı ile büyümeyi, ihracatı ve istihdamı desteklemek. Ve cari fazla yaratmak.

Uzun vadede de kuru baskılayarak enflasyonu kontrol altına almak.

Bu amaçların bir bölümüne kısmen de olsa yaklaşıldığını söylemek mümkün!

Ancak yüksek enflasyon ortamında kuru yukarı iten bir sonucu oldu bu stratejinin. Yükselen döviz kurları ise kısırdöngü halinde enflasyonu yukarı itiyor başkaca faktörlerle birlikte.

Buna karşın ihracata ve az da olsa büyüme ile istihdama düşük faiz ve yüksek kur politikasının destek verdiğini görüyoruz.

Ama zirvedeki enflasyon ve dış koşullar hedeflerden hayli uzak bir tablo oluşmasına yol açmakta! Ve oluşan tablo faizin kağıt üstünde düşük kalmasına da yol açmaya başladı.

Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 14 seviyesinde aylardır tutması piyasa faizlerine benzer bir oranda yansımadı. Hatta son haftalardaki yükselişin ardından ticari kredi faizleri son 3,5 yılın zirve seviyesine çıktı!

Yani iş dünyası giderek daha yüksek oranda bir faiz yüküyle karşılaşıyor artık. Üstelik finansa erişimde sıkıntılar olduğu ifade ediliyor.

Öyle ki faiz meselesi ekonominin önemli aktörlerini karşı karşıya getirmeye başladı.

TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, bankalara insaflı olun mesajını vermek zorunda kaldı!

“Bankalarda finansman erişiminde sıkıntı yaşandığına dair talepler var. Bütün Türkiye’nin tamamından talep geliyor. Buradan çağrıda bulunmak istiyoruz”.

Hisarcıklıoğlu, özetle sanayici ve tüccarın krediye finansmana erişmekte büyük sıkıntılar yaşadığına ve çare beklediğine dikkat çekiyor.

Destek beklentisinin içinde ise bankalara dönük çok ince bir gönderme var!

“Bankaların sıkıntılı süreci daha yapıcı olarak davranmalarını istiyoruz. Biz onların karına laf etmiyoruz. Tarihlerinin en büyük karını ediyorlar. Biz onlara laf etmiyoruz.

Özellikle özel sektörün ayakta kalması için bütün bankalardan ricam destek olmalarını bekliyoruz.” diyen TOBB Başkanı, bankaların tarihi karlarına yaptığı atıfla, finans kurumlarını da bir nevi hedef tahtasına oturtmuş durumda!

Ancak, finans kesimi temsilcileri ile konuştuğunuzda onlar da kendilerini haklı görüyor.

Çünkü, çeşitli düzenlemeler bankaların da finans kaynaklarını zorlar hale getirmekte. Kısıtlayıcı tedbirler bir yana doların ve faizlerin küresel çapta yükselmesi, bankaları yeni ve uygun koşullu kaynak bulma konusunda zorlamaya başladı!

Bir de tabi ki döviz borçlarının geri ödenmesinin de artan bir maliyeti söz konusu. Geri dönmeyen kredilerdeki dikkat çekici artış da finans kesimini tedbirli olmaya itiyor.

Ama tedbirde ipin ucunun kaçması gibi bir riskin olduğu da aşikar. Ve firmaların sesleri de boşuna yükselmiyor!

Peki çare?

Merkez Bankası ve BDDK başta olmak üzere ilgili kurumların daha hassas adımlar atması ve reel sektörü de finans sektörünü de koruyucu bir yaklaşımla bu zor sürecin atlatılmasına katkı koymaları gerekiyor.

Ancak, MB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun sanayicilerle buluştuğu bir toplantıda reel sektörü stokçuluk ve fırsatçılıkla suçlaması, destek bekleyen iş dünyasında köstek olarak algılandı! Soğuk duş etkisi yaratan ifadeler, ekonomideki sıkıntıların kolay aşılamayacağına dair de güçlü bir mesj haline geldi ne yazık ki.

HABERLER