Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Fakirleşmenin SGP versiyonu ne diyor?

Son zamanların moda terimi oldu alım gücü.

Fiyatlar zıpladıkça gelirler giderlerin altında ezildikçe bu kavramı çocuklar bile telaffuz eder oldu!

Nihayetinde gelirinizin tüketim için sunduğu potansiyelin eski seviyesinin çok altına indiğine dair bir kanaat oluşmuş vaziyette. Yani bir nevi güç kaybı tüketici olarak vatandaşın yüzleşmek zorunda kaldığı bir durum halini almıştır.

Yapılan değerlendirmeler daha ziyade elde avuçta ay sonuna yetişip yetişmeyen paranın verdiği hissiyata odaklanıyor genelde.

İşin bilimsel ve teknik tarafında çok yönlü istatistiklerin enflasyonun alt kategorileri de dikkate alınarak bireysel gelirlerle karşılaştırılması gerekiyor. Ancak detay veriye ulaşmak giderek zorlaştığı gibi TÜİK’in istatistiklerine olan güvenle sağlıklı bir sonuca ulaşmanın akıl karı olduğunu söylemek zor!

Yine de resmi istatistikler dahi TÜFE bazında yılın ilk 5 ayında alım gücümüzün yüzde 35 azaldığını söylüyor. Bir yıl öncesine göre ise resmi rakamla yüzde 73,5’lik bir enflasyon baskısı oluşmuş gelirler üzerinde.

Ama kime sorsanız yüzde 150’den aşağıda bir enflasyonu hisseden çıkmıyor! Yüzde 50 olan yılbaşındaki ücret zammını düştüğümüzde bu durumda yüzde 100’lük bir alım gücü azalmasından bahsetmek mümkün hale geliyor. Her ne kadar resmi rakamlar daha toz pembe bir tablo çizse de!

Tabii ki bunlar resmi ya da gayri resmi olsun kendi içimizdeki Türkiye’nin iç gerçekselliğine dair bir tartışma.

Aslında alım gücümüzü bir de başka memleketlerle karşılaştırmak lazım. Böylece fakirleşme ya da zenginleşmeye dair daha anlamlı bir bakış açısı sağlayabiliriz.

İşte burada imdadımıza SGP yetişiyor! Yani satınalma gücü paritesi…

SGP ayrıntılı olarak tanımlanmış standart bir mal ve hizmet sepetinin farklı ülkelerdeki fiyat oranı olarak tanımlandığı için uluslararası anlamda sağlıklı bir karşılaştırma fırsatı sunmakta.

TÜİK, önceki gün Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından açıklanan SGP’ye göre kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla endeksi 2021 yılı geçici sonuçlarını duyurdu.

Karşılaştırmalarda kimler mi var?

27 AB üyesi ülke, 3 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkesi (İsviçre, İzlanda ve Norveç), 5 aday ülke (Türkiye, Kuzey Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Arnavutluk) ve  potansiyel aday ülke olarak Bosna-Hersek.

Toplam 36 ülke arasında SGP’ye göre kişi başına GSYH endeksi en yüksek ülke 277 ile Lüksemburg, en düşük ülke ise 32 ile Arnavutluk oldu. Yani alım gücü en yüksek ülke Lüksemburg olurken Arnavutluk en fakir konumunda yer aldı!

Peki Türkiye? Türkiye 36 ülke arasında 30. sırada kendine yer bulabildi satınalma gücü paritesine göre.

Sadece 6 ülkeyi geçebildik 2021’de! Bulgaristan, Karadağ, Sırbistan, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek ve Arnavutluk.

Bu ülkelerin hiçbirinin kayda değer bir ekonomileri olmadığının altını çizmekte fayda var. Haliyle onları sollamış olmak pek de bir şey ifade etmiyor aslında.

Ekonomik olarak daha denk ülkelere baktığımızda arada çok ciddi farklar görülüyor!

Mesela 27 üyeli AB ortalaması 100 endeks değerindeyken Türkiye 64 puanlık seviyesi ile AB ortalamasının yüzde 36 altında kaldı.

Ve unutmayalım ki bu veriler 2021’e ait. Yani resmi enflasyonun yüzde 36 seviyesinde olduğu bir yıldan bahsediyoruz. 2022’de durumun çok daha vahim hal aldığına zaten herkes şahit.

Ortalama kur farkı bile fakirleşmenin net göstergesi konumunda!

TÜİK’in avunma amacıyla olsa gerek önerdiği bir karşılaştırma daha var.

Bir ülkenin fiyat düzeyi endeksi, 100’den büyük ise bu ülke karşılaştırıldığı ülke grubu ortalamasına göre “pahalı”, 100’den küçük ise “ucuz” olarak ifade ediliyor.

Türkiye’nin endeks değeri 35 olarak kayıtlara geçti. Bu değer, AB ülkeleri genelinde 100 Euro ile satın alınan aynı mal ve hizmet sepetinin Türkiye’de 35 Euro karşılığı TL ile satın alınabileceğini gösteriyor.

İyi güzel de! 2021’de Türkiye’de asgari ücretin Euro cinsi ortalaması 270 Euro idi.

AB ortalaması ise bu rakamın neredeyse 4 katı.

Yani pek de avunacak bir durum yok.

HABERLER