Bir resmi rakam daha tarih sayfalarındaki yerini aldı.
TÜİK’in üzerinde bolca konuşulan haziran ayı enflasyon rakamı çok yönlü etkileriyle hayatımızın bir parçası oldu.
Çarşı pazar enflasyonu ile uyuşma konusunda hayli sıkıntılı olan TÜİK’in TÜFE verisi, çok temel bir baz gösterge olarak milyonların hayatına doğrudan etki etmekte. Milyonlarca emekli ile memurun ücret ve maaş artışlarının kaderi TÜİK’in iki dudağı arasında olduğu için kaçınılmaz olarak gözler haziran enflasyonuna kilitlendi.
Peki netice?
Yıllık tüketici enflasyonu yüzde 78,62’ye yükseldi. Aylık artışsa yüzde 4,95 oldu.
Üretici fiyat endeksi ise aylık bazda yüzde 6,77, yıllık olaraksa yüzde 138,31 arttı.
Ve böylece TÜFE, rekor tazeleyip 24 yılın zirvesine ulaştı. ÜFE de 1995’ten bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
Aynı zamanda tüketici enflasyonu ile üretici enflasyonu arasındaki makas 59,7 puana çıkarak yeni bir rekora ulaştı!
Özet manzara hem makro hem mikro bazda Türkiye ekonomisinin iyi bir sınav vermediğini gösteriyor.
Enflasyon canavarının dizginlenmeye pek meraklı olmadığı gerçeği ortada. Keza onu durdurma çabalarının da cılız birkaç adımdan öteye gidemediği aşikar!
Peki vatandaşın hali ne olacak?
İlk yanıt 6 aylık TÜFE rakamı ile çıktı karşımıza… Herkes eline hesap makinesini alıp yüzde 42,35 olarak açıklanan bu rakamın maaşına nasıl yansıyacağını hesaplamaya koyuldu. Medya kuruluşları çarşaf çarşaf emekli ve memurların zamlı maaşlarını içeren tablolar yayınlamaya başladı.
Yasa gereği bu kesimlerin enflasyona endeksli artışları çok net hesaplanabilmekte… Ve resmi enflasyona paralel artışlar gelirlere yansımakta.
O kadar şanslı olamayanlarsa özel sektörün ücretli elemanları!
Asgari ücretlilerin tek şansı ikinci 6 ayda geçerli zam oranını biliyorlar çünkü. Ama yüzde 30’u bile tam olarak bulmayan zammın ilk 6 aylık resmi TÜFE rakamının 12 puan gerisinde kalıyor olması gerçeği madalyonun öteki yüzü konumunda.
Kaldı ki çarşı pazarın, rafların etiketlerin söylediği rakamlar çok daha yukarıda bir enflasyona işaret etmekte!
Bir de asgari ücretli olmayanların yeni maaşları ellerine geçene kadar belirsizliğini net biçimde koruyacak olan zamlara ait bilmece var.
Çünkü yüzde 30’luk asgari ücret zammını diğer ücretlilere birebir uygulayacak çok az kurum vardır! Büyük olasılıkla yüzde 20 – 25 bandında bir zam skalası temmuz maaşları için geçerli olacak diğer ücret kategorilerinde.
Ve hatta bu oranları vermeleri kolay olmayacak çok sayıda işletme de mevcuttur. Her sektörün aynı performansı sergilememesi gibi her işletme de aynı karlılıkta çalışamayabiliyor.
Bir de başka bir gerçeklik var. O da ücretlilerin zamlı maaşları ellerine ağustosta geçecek. Yani zaten en az 12 puanlık resmi kayıp varken bir de daha şimdiden temmuz enflasyonunun negatif bonusu ile karşı karşıya kalacak tüm ücretliler!
Neticede maaş zammına kavuşmadan ürün ve hizmet zamlarının bombardımanı ile yüz yüze gelinecek. Kısacası eski kayıplar telafi edilmezken yeni kayıplar alım gücünü hırpalamaya devam edecek.
Çünkü bir yanda henüz fiyatlara tam yansımamış bir doğalgaz ve elektrik şoku var. Keza hala kur geçişkenliği sürüyor.
Üstelik şimdi tüm iş dünyası işçilik maliyetlerini anında fiyatlarına yansıtmaya başladı!
Kamu kurumlarının yaptığı zamlar da cabası. Mesela Bursa’da ulaşıma hem taze hem de okkalı bir zam geldi.
Sonuç kısırdöngü. Gelirler eriyor. Alım gücünü normalize edecek bir mekanizma da devrede değil. Yüksek enflasyon altında ezilmeye devam!
Ama bu manzarada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in açlık sınırının 3 bin 500 – 4 bin TL arasında olduğunu iddia edip Türk-İş’nin 6 bin lirayı aşan rakamını bilim dışı olmakla itham etmesi hayli ilginç bir durum.
Meşhur ve en basit hesapla Bursa’da 4 kişilik bir aile her öğün sadece simit yese tanesi 5 liradan… Yanında da sadece bir bardak musluk suyu içse içebilirse!
Aylık bin 800 liradan fazla para ödemek zorunda demektir.
Peki mutfaklarına et, süt, yağ, peynir, meyve sebze girerse ne olur. Bana göre artık en az 7 bin lira olur o ailenin aylık mutfak masrafı.
Kira, taksit ve elektrik, gaz gibi rutin faturaları saymıyorum bile.
Sözün özü; ücretliler ve emekliler büyük bir başarıya imza atıyor gelirleriyle geçinirken!