Taraflar ikinci kapışmaya hazırlanıyor.
28 Mayıs yeni kritik seçim tarihimiz.
Artık bol partili oy pusulası ile boğuşmak yok.
Aday sayısı da iki.
Yani kağıt üstünde çok kolay bir seçim!
Özellikle de ilk turda tarafını netleştirenler adına bir sorun yok.
Sadece dejavu yaşanacak daha sadesinde.
Yani kemik oylar öncelikli belirleyici konumunda görünüyor ikinci turda.
Peki arada 2,5 milyon civarında oy farkı varken Kılıçdaroğlu’nun şansı hiç mi yok?
Aslında matematiksel şansı hayli yüksek.
Boşta kalan Sinan Oğan oyları, sandığa gitmeyen ya da gitse de geçersiz oy kullananları hesaba kattığımızda 11 milyonu aşan bir potansiyelle karşılaşırız!
Yani teorik olarak çok geniş bir mücadele sahası var Kılıçdaroğlu’nun.
Ama kağıt üstü hesaplarla masa başında seçim kazanılmıyor. Bunu da 14 Mayıs’ta gördük.
Sandığa gitmeyen yüzde 12’nin büyük bölümü yine sandığa gitmeyecek çeşitli nedenlerle. Amaç yüzde 1-2 de olsa o kesimi sandığa götürmek. Tabii ki kendi lehine oy kullanmaya ikna ederek.
Pratikte 10 gün kaldı neredeyse. Haliyle bu ikna sürecinin hiç de kolay olmayacağı ortada! Bir de milyonu aşan geçersiz oy sahibini aydınlatacak kampanya da lazım sanırım. Ama düzgün oy kullanmayı başarsalar da onların oransal dağılımı açık bir avantaj sağlamaz.
Geriye blok halinde Sinan Oğan’a oy verenleri çekmek kalıyor!
O da cepte görülecek bir garantide değil. Blok oy hareketleri pek görülmez çünkü.
Ancak Oğan’ın yapacağı anlaşma ve ve seçmenine vereceği güçlü mesaj yüzde 3,5 civarı bir oy kayması yaratabilir.
Dolayısıyla siyasi pazarlık yeteneği yüksek olan liderin avantajı oluşabilir bu süreçte. Ama her şeyden önemlisi her iki adayın da kendi seçmenini yeniden sandığa götürebilmesi. Yani en azından mevcudu koruyabilmesi!
Bu anlamda iki tarafından handikapları var çünkü.
İlk sırada bitirenin “nasıl olsa kazandık” havasına girerek katılımı düşürmesi mümkün. İkinci sıradaki adayın seçmeni de umutsuzluğa kapılabilir. Özellikle de meclis çoğunluğu elden gitmişken!
Dolayısıyla ilk turda öne çıkan ekonomik vaatler… Yani “TOGG mu, soğan mı?” tartışması… Ve milliyetçilik bazında işlenen temalar artık ikinci planda kalmıştır.
Psikolojik savaş artık ön planda.
Çünkü tarafların vaat ettikleri seçmenin gözünde piyasa tabiriyle büyük ölçüde netleşti ve satın alındı!
İkinci turda özellikle Kılıçdaroğlu adına daha yenilikçi stratejilere ihtiyaç var.
Mevcut seçmenini konsolide edip sandığa götürebilme yanında yeni mesajların ve özellikle de kararlılığın öne çıkması şart.
Liste küskünlerini tekrar mobilize etmenin zorluğu bu anlamda önemli bir sınav konumunda mesela.
Yani aslında seçmen üzerinde vaatlerden öte güven ve sevgi yaratacak bir duruş gerekiyor!
Oğan’dan gelebilecek oylar için mecburen milliyetçi yerli ve milli bir söylemi öne çıkarmak zorunda kalacak. Ama aynı zamanda HDP oylarını da elinde tutacak.
Ciddi bir paradoks!
Diğer taraftan çok konuşulan ekonomi cephesinde çıtayı yukarı çıkaracak doğru söylemlerle ilgi çekmesi mümkün. Çünkü sunulabilecek gerçekçi vaatler var hala.
Ve gördük ki daha önceki vaatleri Kılıçdaroğlu’nun fazlaca kabul görmedi. Bir kısmı inandırıcı bulunmadı. Bir kısmına ise Erdoğan’dan karşı hamle geldi!
Ve Cumhur İttifakı adına en zayıf unsurlardan biri olan ekonominin son bir ay içindeki ataklarla lehte bir sonuca döndürüldüğüne de şahit oluk.
Yani seçmen eldeki kuşa daldakinden fazla önem verdi pragmatik bir yaklaşımla.
Dolayısıyla ikinci tur için Millet İttifakı’nın hem ekonomide hem de milliyetçilik kartında eli avantajlı değil.
Siyasi pazarlıkların ne getireceği de net değil.
Neticede ya karşı tarafın rehavete kapılmasını bekleyecek. Ki bu çok düşük bir ihtimal.
Ya da sandığa gitmeyen seçmenin bir mucize yaratması umulacak.
Sözün özü; Kılıçdaroğlu’nun şapkadan tavşan çıkarması mümkün olursa mucize de beklenebilir!