Reel yani hayatımıza doğrudan dokunan ekonomi ne durumda?
Bu kritik soru milyonların hayat kalitesini birebir ilgilendiriyor.
Yani üretim ve istihdam gibi hayati konulardaki gidişat hepimizi iş ve aş anlamında fazlasıyla bağlıyor.
2022’nin ilk yarısında canlı ekonomik faaliyetlerin sahne aldığını söylüyordu göstergeler. İkinci yarıdan itibarense yavaşlama sinyalleri keskinleşir oldu.
Bu hafta açıklanan iki kritik veri madalyonun farklı iki yüzü olarak önemli sinyalleri paylaştı bizlerle!
Nasıl mı?
TÜİK’in açıkladığı ağustosa ait sanayi üretimi ile istihdam verileri bir yanıyla yüz güldürürken diğer yanıyla da uyarı işareti vazifesi gördü.
Öncelikle bardağın boşalmakta olan kısmına bakalım.
Beklentilerin altında kalan ağustos ayı sanayi üretim verilerine göre yıllık büyüme iki yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti.
Ağustosta bir önceki yılın aynı ayına göre sanayi üretimi sadece yüzde 1 oranında artış kaydetti!
Temmuza göre ise aylık bazdaki üretim artışı yüzde 2,4 seviyesinde gerçekleşti.
Peki bu rakamların özünde anlatmaya çalıştığı şey ne?
Temmuzda sanayi üretimi aylık bazda pandemi başından bu yana en sert daralmaya sahne olmuştu. Yani sanayi cephesinde fren izleri görülmeye başladı.
Ağustosa dönük canlanma beklentileri de çok sönük kalınca umutların erozyona uğrama riski de artmış oldu.
Özellikle de dış ticarette ihracatın talep bazlı daralma sinyalleri vermesiyle birlikte sanayide çarkların hızlanması pek de kolay olacak bir durum gibi görünmüyor. Nitekim çeşitli öncü göstergeler, sanayi tarafında umutvar olmayı bir kenara bırakmamız ve tedbir almamız gerektiğini söylüyor!
İç piyasayı destekleyici önlemlerin sahne alması söz konusu elbette. Ama daha ziyade ticaret erbabına esnafa dönük kredi bazlı bir görünüm var şu anki desteklerde…
Uygulama zamanı ve gecikmeli etkileri de dikkate alınacak olursa bu yılı kurtaran bir adım henüz mevcut görünmüyor.
Nitekim merakla beklenen ücret artışları ve KGF desteklerinin arz ve talebi canlandırma etkisi de 2023’ün ikinci çeyreğinde daha ziyade kendini gösterecektir!
Ve unutmayalım ki enflasyon baskısı altına bir talep ve üretim artışıyla yüzleşmek durumundayız.
Bardağın dolu tarafına baktığımızda ise şimdiye kadar yaratılan istihdamın işe yaradığını ve resmi işsizlik rakamının tek haneye indiğini görüyoruz.
Ağustos ayı işgücü istatistiklerine göre işsiz sayısı bir önceki aya göre 100 bin kişi azalarak 3 milyon 312 bin kişiye indi.
İşsizlik oranı ise 0,4 puanlık azalışla yüzde 9,6’ya düştü.
İstihdam edilenlerin sayısı ağustosta bir önceki aya göre 366 bin kişi artarak 31 milyon 14 bin kişiye yükseldi.
Yılın ilk yarısındaki ekonomik canlanmanın mevsimsel etkilerle birleşerek ağustosta pozitif bir manzara oluşturduğunu görüyoruz!
Ancak işsizlikteki gerileme trendinin kalıcılığı pek de mümkün bir olasılık gibi görünmüyor. Üretim verileri uyarı sinyali verdi bile.
Projeksiyonlar son çeyrekte yine çift haneli bir işsizliği öngörmekte.
Önemli olan istihdamı koruyacak uzun vadeli tedbirlerin devreye girmesi…
Sadece seçimin bir nimeti olarak geçici iş ve aş sahibi olmanın riskleri vatandaşın sırtına yüklenmemeli.