Ve beklenen oldu.
Faiz yine düştü.
Hangi faiz? Merkez Bankası’nın politika faizi.
Garipsedik mi? Tabi ki hayır.
Alıştık çünkü MB’nin her Para Politikası Kurulu toplantısında faizin düşmesine!
Son toplantıda da gelenek bozulmadı. Ama beklentileri az da olsa boşa çıkaran minik bir sürprizle geldi karar bu kez.
Nasıl mı?
Beklenti son aylardaki trendin yani 100 baz puanlık indirim yine sahnelenmesi yönündeydi.
Ama MB yönetimi agresif davrandı. Ve 150 baz puanlık indirime gitti. Netice politika faizi yüzde 10,5 seviyesine düşmüş oldu.
Haliyle akıllara gelen sorun niye indirime hız verildiği yönündeydi. Yanıt koşulların daha yüksek bir indirim oranına uygunluğunu test etmek. Ve süreci hızlandırarak yılsonu gelmeden hasarsız biçimde tek haneye inmek!
Karar sonrası gelen açıklama metninde bu yönde sinyal da vardı.
Yani piyasa reaksiyonunun sınırlı kalacağı öngörüsü ile kasımda da 150 baz puanlık indirimin hedeflendiği açıkça ifade edildi.
“Benzer bir adım atıldıktan sonra faiz indirim döngüsünün sona erdirilmesi gündeme alındı.” diyen Merkez’in kurmayları özetle kasım itibarıyla Türkiye’de ana gösterge niteliğinde olan politika faizinin yüzde 9’a ineceğini ilan etmiş oldu!
Malumun ilanı olan bu gelişme haliyle piyasalarda pek bir etki yaratmadı. Ne borsada en de dövizde bir hareket oldu.
Çünkü tek haneli faiz çoktan fiyatlanmıştı. Sürecin öne çekilmiş olması hafif de olsa pozitif etki bile yarattı aslında.
Ama daha önemlisi fiiliyatta artık MB’nin uyguladığı politika faizinin temel gösterge niteliğini kaybetmiş olması asıl mesele!
Yani hiçbir ekonomik aktör artık politika faizine bakıp da pozisyon almıyor.
Çok net biçimde etkisiz eleman konumuna geldi.
Mesela bankaların mevduata uyguladığı faiz yüzde 20 ve ötesi… Keza ticari kredi faizleri bunun iki katı!
Pratikte fonksiyonunu ve etkinliğini büyük oranda yitirmiş olan politika faizi vatandaş için pek bir şey ifade etmiyor.
Yani enflasyona karşı korumuyor. Ve borçlanmayı da o seviyeden sağlamıyor.
Enflasyon ve cari açık makul seviyelere düşmedikçe de bu tablonun değişmesi pek mümkün değil!
Elbette kamu bankalarının Hazine bazlı avantajları nispeten daha ucuz kredi imkanlarını sağlayabilir. Ancak onun da bütçe açığını büyütme potansiyeli barındırdığı açık.
Yine de seçim dönemi yaklaştıkça kredi kanallarının açılması ve ucuz maliyet için zorlama da olsa bazı yöntemlerin icat edileceği de açık aslında!
Ama bu sürecin sürdürülebilir olması enflasyonun da tek haneye geldiği ve kur baskısının fiilen bittiği bir dönemde olabilir ancak.
Kısacası bir süre daha sembolik bir politika faizimiz olacak. 2023’teki geçici fırsat penceresinden ise eli hızlı olan yararlanacak.
Piyasa koşulları ile uyumlu ve sistematik bir özellik taşıyan politika faizi için ise biraz daha sabır şart!