Türkiye yara sarma sürecini uzun vadeye yayarak çok boyutlu olarak sürdürmek zorunda.
Bu konuda devletin harekat planı yavaş yavaş şekilleniyor.
Ancak, devletin tümüyle kendi olanakları ile oluşan acı tabloyu kısa sürede tersine çevirme şansı yok.
Yani özel sektör firmaları, STK’lar ve vatandaşlar da uzun vadeli bir destekleme süreci için kolları sıvamak zorunda!
İmkanları kısa sürede tüketmenin hiçbir manası yok. Yardımlarınızı zamana yaymakta fayda var.
Gereken fedakarlık uygun tarzda gösterilmediğinde umulan faydanın sağlanması da zor çünkü.
Ayrıca devletin karşı karşıya kaldığı faturayı ödeyebilmesi için de doğrudan ya da dolaylı vergi ve benzeri yollarla vatandaşa başvurması ihtimali artacaktır bu nedenle.
Yani zorunlu vergilere sıra gelmeden o yükün hafifletilmesi lazım.
Geçmiş dönem deprem vergilerinin kullanım biçimi akla geldikçe de zorla talep edilen vergilerin mutsuzluk yaratacağı açıkça görülebilir.
Ancak öyle ya da böyle tüm Türkiye bu acı tablonun faturasını paylaşmak zorunda kalacak!
Ne yazık ki gerekenler yapılmadığı sürece paylaşmak zorunda kalacağımız daha acı faturalarla yüzleşme riskimiz de var.
Çok açıkça tüm uzmanların dile getirdiği Marmara depremi kapıda çünkü.
Uzmanlarca ifade edilen süreler de çok çarpıcı uyarıları ifade ediyor. Yapılan tahminler önümüzde en fazla 5-6 yıl kaldığı yönünde!
Hadi iyimser olmaya çalışalım. Ve 8-10 yıl var diyelim.
Mevcut durumda bu sürelerin hiçbiri ciddi bir depreme gerektiği kadar hazırlanmamıza yetmeyecektir.
Çünkü bir yanda İmar Barışı adı altında kaçak yapılara sunulan af imkanı net bir risk barındırmaya devam ediyor. Ve herhangi bir düzenleme yapılmazsa da ciddi bir risk olarak milyonların hayatını tehdit etmeye devam edecektir!
Yapılabilecek en acil ve kalıcı düzenleme ise kentsel dönüşümü hızlandıracak yasal desteklerin devreye sokulması.
Tek çare kentsel dönüşüm. Ama maalesef o da kaplumbağa hızında!
Ülke genelinde dönüşmesi gereken 7 milyon civarında konut var. Ve 1999’dan bu yana bir milyonun biraz üzerinde ancak dönüştürmeyi başarmışız.
Dönüşüm bekleyen yapıların çoğunluğu da Marmara Bölgesi’nde ne yazık ki!
İstanbul ve Bursa ağırlıklı bir stok var dönüşecek.
Ancak, mevcut dönüşüm hızı hedefe depremden önce ulaşmamızı imkansız hale getiriyor.
Acilen bir kentsel dönüşüm seferberliğinin başlatılması gerekiyor neticede!
Yoksa çok canlar yine yitip gidecek.
Vatandaşın, inşaat sektörünün, yerel yönetimlerin ve devletin bir an önce ortak bir platformda birleşmesi şart. Dönüşümü teşvik edecek yasal destekler acilen devreye sokulmalı. Özellikle de maddi boyutu karşılama gücü olmayan vatandaşların yükünü devlet omuzlamak zorunda!
Bir an önce rezerv alanlarında inşaatlar yükselmeli. Ve riskli binalarda yaşayanların hayatı güvence altına alınmalı.
Açıkçası bütün Bursa bir şantiyeye dönüşmek zorunda!
Bu arada ekonomik değer üreten bölge, tesis ve binaların da gözden geçirilmesi aciliyet taşımakta. Keza kamu binaları ve ulaşım hatları da mercek altına alınmalı.
Yoksa tüm Türkiye’yi ekonomik olarak da vuracak bir depreme davetiye çıkarmış oluruz!
Sözün özü; daha büyük faturalar kapıya dayanmadan gerekli tedbirleri alalım.