Bir rekor daha.
2022 rekorlar yılı.
Borsada, dolarda, altında, enflasyonda, açlık sınırında, ihracatta, ithalatta… Rekor üstüne rekor kırdık.
Ve taze bir rekor da haliyle dış ticarette geldi. Dış ticaret açığı tarihi zirvesine tırmandı geçen yıl.
2022’de ihracat 2021’e göre yüzde 12,9 artarak 254 milyar 172 milyon dolarla rekor seviyeye yükseldi.
Zorlu şartlarda ciddi bir başarı. Ama bu başarıyı gölgeleyen rakamlar var ne yazık ki.
Geçen yıl ithalat yüzde 34 artışla 363 milyar 711 milyon dolarla rekora koştu.
Böylece Ocak-Aralık döneminde dış ticaret açığı yüzde 137 artarak 46 milyar 211 milyon dolardan, 109 milyar 539 milyon dolara yükseldi.
Yani rekor kırdı Türkiye’nin ithalatı ile ihracatı arasındaki fark!
Finanse etmek zorunda kaldığımız bu açık tarihi zirveyi temsil ediyor. Yaklaşık 46 milyar doları turizm gelirleri ile karşılansa da dış açık tutarımız açıkça gösteriyor ki tarihi seviyede bir cari açık da bekliyor bizi.
Henüz açıklanmayan cari açık yani Türkiye’nin döviz açığı da rekor tazeleyecek!
Dövizi tutmakta niye zorlandığımızı ortaya koyan bir dış ticaret tablosu var karşımızda.
İhracatın ithalatı karşılama oranı da bu tablo neticesinde 2021 yılının Ocak-Aralık döneminde yüzde 83 düzeyindeyken, 2022 yılının aynı döneminde yüzde 69,9 seviyesine geriledi.
İhracatın yüzde 30’unun sadece 5 ülke; Almanya, ABD, Irak, Birleşik Krallık ve İtalya’ya yapılmış olması pazar çeşitlendirme çabalarına rağmen hala geleneksel pazarlara mahkumiyetin sürdüğünü gösteriyor.
Diğer taraftan geçen yıl Rusya’dan 58,9 milyar dolar, Çin’den ise 41,4 milyar dolarlık ithalat yapılmış olması çarpıcı bir görüntü verdi. Toplam ithalatın yüzde 27’sini sadece iki ülke oluşturmuş. Ciddi bir bağımlılık göstergesi.
Aynı zamanda enerji hammadde ve aramalı ithalatının büyüklüğü de 2022’nin ithalat karnesine yansımış durumda!
Yani ihracat yapabilmek için ciddi oranda ithalat da yapmak zorundayız hala.
Dolayısıyla yeterince hazırlanmadan ve biraz zamanlama hatası ile yola çıkılan yeni ekonomik modeldeki en temel argüman da bu tabloya göre gerçekleşmekten uzak duruyor.
Temel amaç dış ticaret açığını minimize ederek cari fazla vermekti.
Ne yazık ki bu hedefin çok uzağında kaldık!
Birçok nedeni var.
Ama öncelikle yapısal olarak başta enerji olmak üzere ihracatın ithalata olan bağımlılığı hala çok güçlü.
Bu manzarayı değiştirmek için kalıcı bir strateji henüz oluşmuş değil.
Yüksek katma değer ve teknoloji odaklı ihracattan da halen uzaktayız.
2022’de yüksek teknoloji ihracatının toplam içindeki payı sadece 0,1 puan artışla yüzde 3,1’e çıkabildi!
Nitekim yıllık ihracattaki artış yüksek katma değer veya yüksek miktardaki ürün satışından kaynaklanmadı. Küresel enflasyon ihracat gelirlerimize de olumlu yansıdı. Artıştaki temel gerekçe de bu aslında.
Öte yandan yüksek küresel enflasyonun özellikle ithalat yoluyla dış açığımızı körüklediği bir gerçek. Yani elimizde olmayan bir handikapla yüzleştik.
Ancak, kur politikasının yılın büyük bölümünde ihracatçının aleyhine gelişmesi asıl büyük handikaptı. Yüksek maliyet düşük karlılık manzarasını doğuran uygulamalar rekabet gücümüze zarar verir hale geldi!
Yeni ekonomi modelinin temel argümanlarını doğru bulsam da yapısal hazırlık olmadan, yüksek enflasyon ortamında yanlış kur politikaları ile doğru sonuç alınamayacağını da düşünüyordum.
Nitekim veriler bunu ispatlar nitelikte geldi!
Model daha verimli hale getirilecekse biran önce atılması gereken adımlar var. Yoksa boşuna çile çekilmiş olacak!