Enflasyon memleket meselesi haline gelmiş durumda.
Eriyen alım gücü ve gelir kayıpları büyük kesimler için baş belası haline gelirken umutlar öteleniyor.
Ötelenen tarih yılbaşı. Yani yeni yılda yapılacak ücret ve maaş zamlarında herkesin gözü kulağı!
Ama o güne daha çok var. Ezilen ezilmeye devam ediyor yüksek enflasyonun altında. Asıl dikkat çekici unsursa vatandaşın enflasyonda ciddi bir düşüş için umut taşımaması.
Kanıksamaya varan bir ruh hali gözlemleniyor fiyat artışları konusunda!
Kısacası vatandaş zamları olağan görmeye başladı. Enflasyonla mücadelede psikolojik açıdan sıkıntılı bir gelişim olduğu aşikar.
Üretenin de tüketenin de fiyat artışlarını olağan görmeye başlaması, ısrarcı bir enflasyon tablosunun gündemde kalmasını kolaylaştırır.
Oysa tüm toplumun ortak bir paydada birleşik hem enflasyonla mücadele için ısrarla talepte bulunması ve karar vericileri zorlaması elzem!
Hem de bilfiil enflasyonla mücadeleye katılması şart.
Ama şu anda Türkiye’de böyle bir manzaradan bahsetmek mümkün değil. Herkes sadece maaşa odaklanmış durumda. Netice ise enflasyon istikrarlı biçimde düşürülmediği taktirde bir kısırdöngü olarak karşımıza çıkmaya devam edecek!
Sürekli olarak maaş ayarlaması beklentisi ile geçen bir hayat.
Aslında enflasyonu kendi haline bırakırsa meşhur baz etkisiyle bir miktar kendi kendine gerilemiş olacak. Yani 2022 sonunda muhtemelen yüzde 60 – 65 bandına inen bir TÜFE rakamı karşımıza çıkacak!
Ancak, bu oran tabii ki hala çok yüksek bir seviyeyi temsil edecek. Ve unutmayalım ki çarşı pazarın yani hissedilen enflasyonun bu seviyede olduğunu kabul etmek de zaten pek mümkün değil.
Pratikte de enflasyonun düşüyor olması fiyatların düştüğü anlamına gelmiyor. Sadece artış hızında yavaşlama olduğunu ifade ediyor!
Daha da önemlisi TÜİK verisinde bile yüzde 94 seviyesinde bulunan gıda enflasyonu mutfakları yakıp kavuruyor. Vatandaşın bütçesi sadece karnını doyurmaya çalışıyor neredeyse.
Ve mutfak enflasyonunda kayda değer bir iniş için de ufukta hiçbir pozitif işaret yok!
Son veriler maliyet cephesinde durumun pek de iç açıcı olmadığı ortaya koydu.
Nasıl mı?
TÜİK Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi’nin ağustosta aylık bazda yüzde 1,64, yıllık bazda ise yüzde 135,06 yükseldiğini açıkladı.
Yani tarım üretimindeki gidişatı gösteren maliyet endeksi yıllık bazda tarihi rekorunu kırdı.
Neticede sofralara gelen gıdanın zamlanmasının da kaçınılmaz olduğunu ortaya koydu bu veriler. Son bir yılda gübrenin 234,48, enerjinin ise yüzde 184,77 zamlanmış olması durumun ciddiyetini göstermeye yeter!
Aylık artışın tohum ve dikim materyalinde yüzde 9,62 seviyesinde olması ekim dönemine kayda değer bir maliyet artışı ile girildiğini söylüyor.
İşçilik, nakliye ve aracılıktaki maliyet artışlarını da öngörü tablosuna eklediğimizde 2023’ün ilk yarısında gıda enflasyonunun yine baskın biçimde hissedileceğini görebiliyoruz.
Dolayısıyla yılbaşındaki asgari ücret artışında gıda TÜFE’sinin dikkate alınarak düzenleme yapılması elzem!
Ayrıca, vergisel düzenlemelerle de bazı ürünlerin fiyatlarının kontrol edilmesi sağlanmalıdır.