Piyasalar küçük bir kutlama yaptı.
Sandık belirsizliğinin ortadan kalkması yüzde 4’lük primle kutlandı Borsa İstanbul’da.
Geçen hafta itibariyle şekillenmeye başlanan anketler de bir o kadarlık ön alım kutlaması yaratmıştı.
Kısacası cumhurbaşkanlığı seçiminin noktalanmış olması yüzde 8 civarında bir primle karşımıza çıktı!
Dolar tarafına baktığımızda ise bankalar arası piyasadaki rakamla seçim öncesi 19,97 seviyesinde olan doların 20,10 TL’ye kadar yükseldiğini şahit olduk.
Yaklaşık yüzde 0,7’lik bir hareket gerçekleşti.
Çok yüksek olmamakla birlikte dikkate değer bir yükseliş! Ancak normal sınırlar içinde bir gelişme sayılabilir.
Çünkü hem birinci tur öncesi hem iki tur arasındaki süreçte dolar kuru günde 2-3 kuruş ortalama ile yükselişini sürdürüyordu.
Yine de son yükseliş mevcut parasal strateji ve eldeki rezerv imkanları çerçevesinde nispeten istikrarlı sayılacak çıkış trendi olarak kabul edilebilir!
Normal olmayan ise piyasada çift kur sisteminin oluşmuş olması.
Yani bankalararası piyasada resmi olarak gördüğümüz ancak piyasada gerçek anlamda işlemi olmayan bir kur söz konusu.
Bir de Kapalıçarşı dediğimiz serbest piyasa koşullarında el değiştiren dövizin farklı fiyatlaması söz konusu an itibarıyla!
Ve bu tabloyu değiştirecek adımların gelip gelmeyeceği hem kurun geleceği hem enflasyon hem de reel ekonomi açısından önemli bir soru işareti durumunda.
Neticede artık piyasalar önünü görme derdinde!
Bir hafta içerisinde yeni ekonomi yönetiminin şekillenmesi bekleniyor.
Keza Merkez Bankası başkanının da değişme ihtimalinden söz edilmekte.
Yani yeni bir vitrin, yeni bir soluk, yeni bir görüş ekonomiye can katabilir.
Ama para politikasındaki temel strateji ve enflasyonla mücadele yöntemleri değişmediği sürece kalıcı ve pozitif bir gelişme beklemek pek de kolay değil!
Dolayısıyla mevcut ekonomi stratejileri ve politikalarında bir parça değişim istemek piyasaların hakkı.
Ancak bu yönde ciddi bir satın alınma pozisyonunu seçim sonrasındaki ilk işlem gününde göremedik.
Yani çok ciddi pozitif bir beklenti yok.
Özellikle de bankacılık tarafındaki mevcut tablonun değişmesine yönelik beklentilerin zayıf olduğu görülüyor!
Önümüzde yerel seçim olması nedeniyle yine büyüme ve istihdam odaklı politikaların gündemde kalması kaçınılmaz.
Keza enflasyonun dizginlenebilmesi adına döviz kurunun tutulması çabaları da zirve yapacaktır bu süreçte.
Ancak bunun başarılı olabilmesi kolay bir iş değil.
Ve üstelik bir miktar yükselmiş olan kurun özellikle ihracat tarafında pozitif etkileri olması söz konusu.
Yani büyümeye destek.
Dolayısıyla baskılanmış döviz, bir yönü ile büyüme önünde kısmi bir engel anlamını taşıyacaktır.
Ayrıca ithalatı teşvik eden dolayısıyla cari açığı artıran mevcut tablonun önümüzdeki aylara risk transferi yapması da söz konusu. Bu tablo yatırımcının da temkinli davranmasına yol açmakta.
Dolayısıyla çok büyük ihtimalle mevcut politikaların devamı 2023 boyunca mevsim normali olarak kabul edilebilir.
Sözün özü; yeni bir reform beklenmemeli. Çok az vitrin değişikliği ile gelecek seçime ulaşmak temel amaç gibi görünmekte!