Ekonomi ne alemde?
Herkesin kendince bir yanıtı var elbette ki bu soruya…
Çünkü her ekonomik aktörün farklı bir pozisyonu ve farklı bir değerlendirmesi var ekonomik gidişat adına.
Ortak bir görüş kolay oluşmasa da şu anda Türkiye’deki ortak kanaat yüksek enflasyonun alım gücüne vurduğu darbenin en önemli sorun olduğu yönünde.
Hemen herkes enflasyon konusunda hemfikir! Ancak hissedilen enflasyonun da da bir farklılaşma içerdiği aşikar.
Reel ekonominin diğer ana göstergeleri ise resmi kurumlardan gelen veri setleri ile gidişata dair bir resim çizebilmekte.
Bu anlamda yılın son çeyreğine moral veren rakamlarla girdiğimizi söylemek mümkün!
İş dünyasının ekonomik gidişatına dair bakışını ölçen güven endeksleri yönünü yukarıya çevirdi çünkü.
Yani beklentiler nispeten iyimser bir görüntü verdi.
Mesela Merkez Bankası tarafından yayımlanan reel kesim güven endeksi pozitif bir manzara çizdi. Endeks ekim ayında bir önceki aya göre 0,4 puan artarak 100,3 seviyesine çıktı.
Yani sanayicinin ekonomik durum analizinde bir iyileşme olduğunu söylüyor bu veri!
Peki diğer ana sektörler?
TÜİK’in güven endeksi hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerinde de yükseldi.
Ekim ayında eylüle göre; güven endeksi hizmet sektöründe yüzde 0,9, perakende ticaret sektöründe yüzde 3,0 ve inşaat sektöründe ise yüzde 2,8 arttı.
Eylüldeki artışın ekimde de devam ettiğini görüyoruz.
Ancak artış hızında bir yavaşlama söz konusu sektörel güven endeksleri adına... Bunun da temel nedeni son çeyreğe dair yavaşlama işaretlerinin kendini artık hissettiriyor olması.
Nitekim bardağın boş kısmına baktığımızda bu kaygıların su yüzüne çıktığını açıkça görebiliyoruz.
Örneğin lokomotif sektör konumundaki sanayiden yılın son çeyreğine dair pek de iyimser beklentiler karşımıza çıkmadı.
Sanayicinin anket sorularına verdikleri cevaplardan oluşan reel kesim güven endeksinin alt endeksleri yakın geçmişin pozitif izlerini taşırken son aylara dönük bakış tümüyle negatif görünüyor!
Mesela son üç aydaki toplam sipariş miktarı, sabit sermaye yatırım harcaması, mevcut mamul mal stoku ve mevcut toplam sipariş miktarına ilişkin değerlendirmeler endeksi yukarı taşımış.
Ama gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı, gelecek üç aydaki üretim hacmi, gelecek üç aydaki toplam istihdam ve genel gidişata ilişkin değerlendirmeler endeksi azaltmış.
Kısacası sanayici kendini zor bir kışa hazırlamaya başlamış bile!
Nitekim ekim ayı itibarıyla imalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 0,5 puan azalarak yüzde 76,9 oldu. Yani üretimi kısmaya başladı iş dünyası.
Stoklardaki artış da bu süreci teyit etmekte.
Dış siparişlerde azalma riskleri özellikle bazı sektörlerde kendini hissettirirken maliyet baskısının önden üretimi zorlaması stoklara yansımış durumda!
Ekonominin yavaşlama trendini kırması ise biraz zaman alacak gibi görünüyor.
Çünkü dış talep için kısa vadede bir umut yok. İç talebin canlanması ise yılbaşında yapılacak olan ücret zamları sonrasına kalacak. Söz konusu süreçte daha ucuz ve bol kredinin piyasaya sürülmesi ihtimali mevcut.
Tabi ki kamu yatırımları ta tetiklenecek seçim uğruna!
Kısacası Ocak 2023 sonrasında ekonominin canlanması kaçınılmaz olarak karşımıza çıkacak.
Ancak sürdürülebilir bir havada olması zor bu trendin.
Ve hala can yakan bir enflasyonun varlığı da canlanmanın tadını kısmen de olsa kaçırmaya aday görünüyor.