Siyaset sahnesi hareketleniyor.
Hareketin simgesel başlangıç merkezi ise Bursa oldu!
Günler öncesinden Bursa’ya dair sinyal veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şehrimizdeki mitingle seçim startını vermiş durumda.
Miting meydanlarının yaklaşmakta olan soğuk hava koşullarına rağmen bundan sonra hareketleneceğinin de sinyali niteliğinde oldu Bursa Gökdere’deki miting.
Mitinglerin artık ne kadar ilgi çektiği veya siyaseten sandıklara yansıyacak oyu ne kadar ifade ettiği ayrı bir tartışma konusu. Ve 21. yüzyılın iletişim dünyasında hele de milyonlarca gencin ilk kez oy kullanacağı bir seçimde meydanların çok da fazla etkili olacağını düşünmüyorum.
Ancak orta yaş kuşağın geleneksel bakış açısına belli oranda hitap eden meydanların bir gövde gösterisi aracı olması kaçınılmaz elbette!
Dolayısıyla her parti kendi potansiyeli çerçevesinde etkili olduğu veya olmak istediği şehirlerde mitingler yolu ile “gövdesini” gösterecektir.
Ama muhtemelen yoğun biçimde özellikle sosyal medyanın çok ciddi şekilde sahne alacağı bir seçim atmosferine girmiş durumdayız!
Seçimin meydan muharebeleri ile sosyal medya savaşları olarak sahneleneceği aşikar.
Ama ana malzeme ekonomideki gidişat olacak.
Bu çerçevede Bursa’daki mitinge baktığımızda yereldeki kamu yatırımları ile bazı özel sektör yatırımlarının açılışını izledik.
Aslında hepsi aşağı yukarı tamamlanmış olan ve ekonomik değeri belli oranda hayata geçmiş olan projelerdi bunlar.
Dolayısıyla önemli olan geleceğe dair mesajlardı.
Seçim vaatleriydi.
Ama açıkçası Bursa ekonomisini yeniden hareketlendirecek yatırımlara dönük ciddi bir işaret de gelmedi!
Yeni bir müjde de paylaşılmadı.
Son iki aydır ardı ardına açıklanan EYT düzenlemesi, destek paketleri ve maaş zamlarının bu vazifeyi görmüş olabileceği tezi ile hareket edildi sanırım.
Gökdere meydanının ardından mesajların beklendiği Merinos’taki BTSO ödül töreninde ise yenilik anlamında pek bir cümleye rastlayamadık.
Bursa’ya dair övücü sözlerin elbetteki yeri oldu.
Ama kentin geleceğine dair vizyoner bir bakış açısı görülmedi.
Daha ziyade artık siyaseti hissettiğimiz konuşma öne çıktı!
Özellikle de son dönemlerde savunma sanayi firmalarına dönük muhalafetin açıklamalarını hedef alan Cumhurbaşkanı Erdoğan sert konuştu:
“Savunma sanayi alanında kopartılan fırtınayı görüyorsunuz. İHA ve SİHA konusu 6’lı masanın yatırımlara yönelik hazımsızlığı ilk değil son örneğidir. Üreten, ihraç eden, yatırım yapan firmalarımızı açıkça tehdit etti. Yurtdışındaki yatırımcılara ‘Gelmeyin’ diyecek kadar ileri gitti. Pek çok ihanet derecesinde tehditlerle iftiralarda bulundu.”
Eleştiri oklarından tabloya sessiz kaldığı iddiasıyla iş dünyası temsilcileri de nasibini aldı:
“Zatın tehditleriyle ilgili serbest piyasa ekonomisi savunucularından bir tek kelime duymadık. Çete yaftası karşısında en sert eleştirinin iş dünyasından gelmesi beklenirdi. Sermaye ırkçılığı karşılığında odalar tavır koymalıydı. Yıkım masasının ekonomiden güvenliğe kadar tehdit dozunu artırmasında sessizliğin payı olduğunu düşünüyorum. Seçimler dönüm noktası olacaktır. Türk ekonomisini tehdit edenlere cevabı sandıkta vereceğiz. Ülkemizin yatırımlarını engellemeyi hayal edenlerin heveslerini kursaklarında bırakacağız”.
Kısacası sandık yaklaşırken iş dünyası da siyasetin rüzgarlarından nasibini almış görünüyor!
Ayrıca dış dünyadan da Türkiye’ye dönük hem siyasetten hem ekonomik bazı saldırıların olduğu aşikar.
Bunlara dönük net mesajların verilmesi önemliydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu anlamda hem muhalefeti hem iş dünyasını hem de Batı dünyasını hedef alan sert ifadelerle tepki gösterdi!
Kısacası artık gündem pratik anlamda yeni projeler yatırımlar değil. Ekonomik gidişat da değil. Artık siyasi kapışma dönemine girilmiş durumda.
Net biçimde beklenen o ki tüm kesimler iş dünyası da olmak üzere safını belli etmek zorunda kalacak!