Herkesin gözü kulağı 14 Mayıs’ta.
Artık son kozlar oynanıyor, kitleler etkilenmeye çalışılıyor.
Bir oy bir oydur prensibi ile… Son dakikaya kadar meydanları doldurma çabası çok net biçimde dikkat çekmekte!
Sosyal medya meydanları da gerçeğinden trolüne seçim mesajı veren kitlelerle dolu.
Artık adaylar da kapı kapı gezme durumunda.
Siyasilerin oy kapma telaşı zirveye çıkarken cebinde üç beş kuruş olanların da ayrı bir telaşı var bugünlerde.
Seçim sonrası piyasalar ne olacak?
Seçim öncesinde doğru pozisyonu almak kritik önemde çünkü. Yanlış bir öngörü rahatlıkla ciddi bir zarar yazabilir.
Ancak piyasalardaki hareketlerden elde ettiğimiz ipuçları, yatırım bankalarına ait raporlar ve anketler net bir fotoğraf veremedi şu ana kadar!
Bu ne demek peki?
14 Mayıs’ta kim kazanacak? Cumhurbaşkanı kim olacak? Meclis nasıl şekillenecek? Bu sorulara dair hala güçlü yanıtların oluşmadığı anlamına geliyor mevcut tablo.
Ve daha da ilginç olanı seçimden sonra kim iktidara gelirse gelsin uygulanacak ekonomi politikasına dair hala çok net bir manzara ortaya çıkmış değil!
Bakıldığında Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidarını sürdürdüğü takdirde mevcut politikalar devam edecek gibi görünse bile ciddi bazı rötuşların olabileceğine dair sinyaller de hissediliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ekonomik yol haritası da henüz net değil.
Şimdiye kadar büyük bir vaat kapışması dışında reel ekonomiye dair çok somut ifadeleri iki taraf adına da duyamadık! Hal böyle olunca özellikle yabancı yatırımcı, zaten bir süredir uzaktaydı hala temkinli davranmaya çalışıyor.
Risk almak istemeyen yerli yatırımcı da bekle gör politikasını öne çıkarmış durumda.
Bunu da BİST 100 endeksindeki hareketten görebiliyoruz. Önce geçtiğimiz 2 hafta içerisinde bir riskten kaçış hareketi gözlemlendi.
Bu hafta içi bir tepki alımı, bir pozisyon alma çabası ön alıyor gibi göründü. Ama yine de yukarı yönlü hareket zayıf kaldı. Dar battaki oynaklık öne çıktı.
Bunun anlamı seçim gününe dair tablo gerçekten kafalarda oturmadı! İkinci tura seçimin kalma ihtimali kısmen fiyatlanıyor.
Ve seçim sonrasındaki politikalara yönelik en azından birkaç aylığına dair belirsizlikler de pozisyon almayı zorlaştırıyor.
Bütün bu nedenler seçim sonrasında da piyasanın belli bir tedirginlik ve riskten uzak kalma potansiyeli taşıdığının göstergesi!
Ancak her ihtimalde istikrarlı görünen bir alan var. Döviz kurlarına dair beklenti neredeyse her kesim için aynı görünüyor.
Kurdaki sakin atmosferin öyle ya da böyle belli bir süre devam ettirileceği yönünde birleşiyor öngörüler. Çünkü bakıldığında kurun hareketi otomatikman enflasyonist bir etki yaratmakta. Ve hemen 2024’ün ilk aylarında da bir yerel seçim gündemde.
Dolayısıyla yüksek enflasyon riskini kimse göze alacak gibi görünmüyor en azından 2023 itibarıyla. Üstelik piyasaya pompalanan ciddi bir para var seçim yatırımı olarak. Temmuzda devreye girecek ücret zamları ve emekli maaş artışları da enflasyonu yukarı itecektir!
Yani doların baskılanmaya devam etmesi büyük bir olasılık olarak karşımızda duruyor. Ama unutmayalım ki doları tutmanın ciddi bir maliyeti var. Dolayısıyla orta vadede kurun yukarı hareketine kısmen izin verilmek zorunda kalınacak.
Neticede iktidarda kim olursa olsun kur korumalı mevduat sisteminin nasıl normalleştirileceği ileride ciddi bir mesele haline gelebilir!
Daha ziyade dış gelişmelere bağımlı olan altına da kısa bir parantez açalım.
Ons fiyatın yurt dışı kaynaklı hareketliliği dikkat çekici.
Uzun vadede yeni rekorlar gündeme gelebilir.
Dolar/TL hafif de olsa yukarı hareketlendikçe iç piyasada da rekorların tazelenmesi çok zor bir ihtimal değil.