İhracat dünyası zorlu bir mücadele sürecinden geçiyor.
Hala yüksek maliyet yükünü sırtından atabilmiş değil ihracatçımız.
Üstüne üstelik döviz kurları maliyet artışlarının çok altında artışa sahne oluyor.
Rekabet gücü azalıyor. Karlılık dibe doğru sürükleniyor!
Ve dış pazarlarda durgunluk sinyalleri geliyor.
Hal böyle olunca da ihracatçıların derdi dikkat çekici boyutlara gelmeye başladı. Özellikle de tekstil ve konfeksiyon gibi emeğin yoğun olduğu sektörlerin sıkıntıları dikkat çekici seviyelerde!
Bu yapısallaşma eğilimindeki sorunların yanına maalesef ki depremin acı bilançosu da eklendi.
Yani 2023 ihracatçının zor yılı olmaya aday bir görüntü sergiler hale geldi.
Ramazan Bayramı kaynaklı kısmi baz etkisinin de sahne aldığı nisan verileri de mevcut manzarayı teyit etmekten öteye gidemedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre otomotiv 2,7 milyar dolarla nisan ayında en çok ihracat yapan sektörler arasında ilk sırada yer aldı. Kimya 2,4 milyar dolarla ikinci, hazır giyim ve konfeksiyon 1,5 milyar dolarla üçüncü sıradaki yerini korudu.
Neticede Türkiye, nisanda 19,3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. İlk 4 aylık ihracat 80,9 milyar dolara ulaşırken, son 12 aylık dönemdeki ihracat ise 251,7 milyar dolar oldu.
Ama ve lakin değişim nasıl diye baktığımızda çarpıcı düşüşler dikkat çekiyor!
2022’nin nisanına göre yüzde 20 oranında azalan ihracatımız mart 2023’e göre ise yüzde 19 daraldı.
Dört aylık ihracat düşüşü ise yüzde 6,5 seviyesinde gerçekleşti.
Yani topyekün bir gerileme söz konusu. Bunun içine deprem etkisini koymamız şart. Ve ayrıca bayram tatili de negatif bir etkisi yaratmış görünüyor!
Ancak ve ancak bu faktörler düşüşün tek mazereti değil. Neticede bu faktörler geçici.
Nitekim deprem bölgesinde yavaş yavaş üretim başlıyor.
Keza bayram tatili kaynaklı baz etkisi de mayısta tersine dönecek.
Ama asıl mesele yazının başında saydığım yapısal sorunların geçici olmaması.
Nitekim yaptığı açıklamada Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe, “Küresel ve ulusal düzeydeki gelişmelerin ihracatımıza olumsuz etkilerini hissettiğimiz bir ayı geride bıraktık.” ifadesiyle işlerin çok da yolunda olmadığını teyit etmiş oldu!
Yani işimiz kolay değil.
Karnenin pozitif tarafında paritenin az da olsa bu yıl ilk kez lehimize dönmesi var. Bir de
kilogram birim ihracat değerinin geçen yılın nisanına göre yüzde 18,3 artışla 1,56 dolara yükselmesini ekleyebiliriz.
Her iki pozitif faktörün de Bursa’nın yanında olduğunu görmemiz de sevindirici!
Ağırlıklı olarak Avrupa pazarına çalışan Bursalı ihracatçıların Euro/dolar paritesinin yeniden 1,10 seviyesine gelmesiyle az da olsa nefeslendiğini söylemek mümkün.
Ayrıca birim ihracat değerini yükselten sektörlerin ağırlıkla Bursa’da yer alması da gelecek adına sevindirici bir gelişme!
Ancak, nisanda Türkiye ortalamasından nispeten daha iyi bir performans sergileyen Bursalı ihracatçıların çok da iyi durumda olduklarını söylemek zor.
Bursa bir milyar 213 milyon dolarlık aylık ihracatla yine Kocaeli’nin açık ara gerisinde kaldı. Dört aylık dış satım geliri ise 5 milyar 200 milyon dolar olarak kayıtlara geçti!
Yani nisanda 2022’nin aynı ayına göre yüzde 9’luk bir düşüş söz konusu. Ülke ortalamasına göre kısmen pozitif. Ama bu doğal deprem faktörünün pek çok ili etkilediğini unutmayalım.
Marta göre ise yüzde 19’luk düşüş olması düşündürücü!
İlk dört ayda yüzde 0,5’lik artış ise sembolik değere sahip gelecek adına.
Ne yazık ki görüldüğü üzere yukarı yönlü bir ivme mevcut değil henüz.
Ve lokomotif sektörlerden sadece otomotivde hafif bir toparlanma söz konusu.
Özellikle tekstil ve hazır giyim gerileme süreçleriyle dikkat çeken sektörlerin başını çekiyor. Hazır giyim ve konfeksiyonda dört aylık kayıp yüzde 13’e dayandı!
Ne yazık ki bu sektörlerdeki kan kaybı giderek artıyor.