Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Ücret zammına gıda enflasyonu uygulanmalı

Enflasyon yine zirvede.

Bu bilginin çok da şaşılacak bir yönü yok artık!

Kanıksadık fiyat artışlarını…

Ama hayat pahalılığının alım gücümüzü erittikçe eritmesi toplumun her kesiminin derdi olmaya devam ediyor elbette.

Haliyle beklentiler de gelir kayıplarının bir an önce giderilmesi yönünde odaklanmakta.

Gözlerin enflasyon rakamlarına odaklanıp hesap kitap yapılması da boşuna değil. Tüm ücret ve maaş bazlı gelirlerin zam oranlarında temel belirleyici olan TÜFE rakamı olduğu için gidişatı takip neredeyse her vatandaşın olağan görevi haline geldi!

TÜİK’in açıkladığı ekim ayı enflasyon rakamları bu açıdan önemli bir gösterge olarak karşımıza çıktı.

TÜFE, yıllık bazda artışını sürdürerek 1998’den bu yana kaydedilen en yüksek seviyeye çıktı. Ekim ayında tüketici fiyat endeksi eylüle göre yüzde 3,54 artarken bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 85,51 arttı.

Peki bu rakamlar ne anlama geliyor?

Öncelikle aylık olarak 46 aydır yükseliş söz konusu. Yani aralıksız fiyat artışı kaydedilmiş bu zaman diliminde. Bir başka ifade ile eksi enflasyon 46 aydır görülmüyor!

Ve yıllık bazda ise 17 aydır yükselen bir TÜFE rakamı var karşımızda.

Yıllık enflasyonumuz G-20 ülkeleri arasında Türkiye’yi birinci konuma taşımış durumda.

Yüzde 10,5 seviyesindeki Merkez Bankası politika faizi ile TÜFE arasındaki makas 75 puana yükseldi. Yani yeni bir rekor kırıldı bu alanda!

Reel getiri anlamında faizin faal olmaktan çıkması boşuna değil yani.

Ancak reel kelimesini kullandığımızda karşımıza vatandaşın hissettiği ve kendine göre gerçek olarak nitelediği enflasyon çıkıyor.

Herkesin kendince farklı bir harcama sepeti olduğu için zaten ortak bir TÜFE kavramı da bir nevi havada kalmakta. Keza şehirden şehre bile çok ciddi fiyat farklılıkları olabilmekte!

Ama vatandaşın asıl şikayeti, çarşı pazardaki etiketlerin ya da market raflarındaki fiyatların farklı artış oranları ile cüzdanlarını boşaltıyor olması.

Aslında bu manzara TÜİK’in manşet enflasyon dışında açıkladığı gruplara ait verilerde de kendini gösteriyor.

Yıllık enflasyonda başı çeken 3 ana ana gruba bakmak bu anlamda önemli bir fikir verecektir!

En yüksek artış yüzde 117,5 ile ulaştırma grubunda kaydedilirken yüzde 99,05 ile gıda ve alkolsüz içecekler ardından da yüzde 93,63 ile ev eşyası geldi.

Yani vatandaşın en başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçları bir yılda yüzde 100 civarı zamlanmış görünüyor.

Bazı kalem ürünlerde ise yüzde 100’ü aşan bir enflasyon olduğu da ortada!

Bu durumda vatandaşın ücret ve maaş zamları konusundaki beklenti haliyle genel enflasyon rakamını aşmakta.

Çünkü resmi TÜFE rakamı içinde neredeyse hiç kullanılmayan bazı ürün ve hizmetlerin de bir miktar payı söz konusu.

Yıl sonu itibarı ile Merkez Bankası’nın yüzde 65 seviyesinde beklediği enflasyon gerçekleşmesi ihtimali bir miktar sapma olsa da kuvvetle muhtemel görünüyor.

Teknik olarak yıllık enflasyon baz etkisi ile aralıktan itibaren düşüyor görünecek. Ancak yüzde 70 seviyesindeki çekirdek enflasyon ve yüzde 157,69 düzeyine çıkan ÜFE aylık bazda yine en az yüzde 2 – 4 bandında TÜFE artışı yaşanabileceğini gösteriyor!

Yani gelir erozyonu 2023’ün ilk aylarında da devam edecek.

Telafi için gözlerin çevrildiği yılbaşı ücret zamları ise şu an için tam bir bilmece.


Rakamlar havada uçuşuyor. İlk 6 ayda asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk zam düşüldüğünde yüzde 35 civarı bir TÜFE farkı öne çıkacaktır.

Ancak bu rakam hiç kimseyi tatmin edecek gibi görünmüyor.

Hatta 3-5 puanlık refah payları da pek bir şeyi değiştirmez çalışanlar açısından!

Görünen o ki en azından yıllık gıda enflasyonu dikkate alınmak zorunda.

Bu durumda yüzde 45-50 civarı bir zam ihtimali hayli kuvvetli demektir.

Umarız ki yıllardır ihmal edilen emekliler için de bu civara denk gelecek özel bir ayarlama ile maaş zammı yapılır!

HABERLER