Tasarruf şart.
Tabii ki kenara koyacak paranız varsa.
Ekonomik kalkınmanın ve bağımsızlığın anahtarı olan milli tasarruflarımız çok düşük düzeyde. Yıllarca bu duruma çare arandı.
Ve Bireysel Emeklilik Sistemi sahaya sürüldü. Yani hafızlara kazınan adıyla BES, Türkiye’nin kurtarıcısı rolüne soyundu.
Uzun zaman cazip olmaktan uzaktı bu sistem. Haliyle ilgi düşüktü!
Son yıllarda ise teşvik edici unsurlar katılımcı sayısını artırmaya başladı. Serbest sistemin yanında bir de otomatik katılım adıyla bir nevi zorunlu olan ama çıkış opsiyonlu bir ek emeklilik sistemi de hayata geçti.
Ancak çok kısıtlı yatırım seçenekleri ve çalışanları zorlama psikolojisi otomatik katılımın performansını negatif etkiledi.
Zaten aslolan gönüllü katılımın en yüksek seçenek olanakları ve getiri seviyeleriyle desteklenmesi!
İşte bu nedenle vatandaşı dövizden ve benzeri unsurlardan uzak tutup TL’yi özendirmek üzere 2022 başında yeni teşvik unsurları BES’in kapsamına alındı.
Vakıf, sandık, derneklerdeki birikimlerin sisteme aktarımı, 18 yaş altı çocukların sisteme katılması, devlet katkısının yüzde 30’a çıkarılması ve kısmen ödeme alma imkânı gibi faktörler ocaktan itibaren sahaya sürüldü.
Hedef iddialı! Sistemin bu yılın sonunda 500 milyar liralık fon büyüklüğüne ulaşılması amaçlanıyor.
Peki cazibe artışı bu hedefe yaklaştırıyor mu BES’i?
Emeklilik Gözetim Merkezi’ndeki veriler bu anlamda bir fikir veriyor.
2022’nin ilk haftasında 7 milyon 100 bin kişilik bir katılım söz konusuydu BES’e. Katılımcıların yatırdığı toplam fon tutarı ise 211 milyar 53 milyon TL seviyesindeydi.
EGM’deki son istatistiki veri olan 23 Mayıs itibarıyla tabloya baktığımızda ise 7 milyon 766 bin kişiye çıkan bir katılımcı sayısı ile karşılaşıyoruz. Yani yuvarlık hesap 566 bin kişilik bir artış yaşanmış 4,5 aylık süreçte.
Yüzde 8’lik artış söz konusu zaman dilimi ve yeni teşvik unsurları açısından kayda değer bir görüntü vermiyor!
Yatırılan paraya bakalım, o nasıl değişmiş? Katılımcı fonu 242 milyar 521 milyon liraya çıkmış.
Bu durumda yüzde 15’lik bir artışla karşılaşıyoruz. Aynı dönemde enflasyonun neredeyse yüzde 30 civarına dayandığını düşünürsek reel bir artış olmadığı gibi azalma olduğunu anlıyoruz.
Yani yüzde 30’a çıkan devlet katkısı da çok bir işe yaramış gibi görünmüyor.
Peki neden?
Nedeni son derece basit, aylardır her gün zam, her gün zam! Yani enflasyon canavarına para yettiremiyor ki vatandaş bir kenara koysun. Alım gücü dibe vurmuşken nasıl tasarruf yapılabilir ki.
Eline biraz para geçen bir araba ya da ev alma derdinde iyice uçmadan fiyatlar. Ya da can havliyle döviz ve altına yönelim var.
Bu durumda BES’i istediğiniz kadar parlatın tasarruflar artmaz!
Kısacası zam furyası durmadan ve de milletin cebine kayda değer bir para girmeden BES’te hiçbir hedef tutmaz.