DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, çarşamba akşamı Osmangazi’deki iftar ile başlayan Bursa programını ‘Yerel Yönetimler ve Şehircilik Politikaları Eylem Planı’nı ilan ederek nihayetlendirdi.
Yerel yönetimlere dair yol haritasının AK Parti’nin elindeki en büyük şehir olan Bursa’da açıklanması muhalefetin son zamanlardaki yoğun ziyaretlerinin sebebini de açıklar nitelikteydi.
Yerel yönetimlerin güçleneceği, belde belediyelerinin destekleneceği, imar planının zorunlu kılınacağı, kaçak yapılaşmanın önüne geçileceği konusunda vaatlerde bulunulan toplantının en kritik cümlesi bana göre şu idi:
“Giderayak testiyi doldurma derdinde olanlar da bizi iyi dinlesin. Geçmiş dönemlerde yapılan iş ve işlemleri denetime açacağız. Siyasetin yerel yönetimler eliyle finanse edilmesini önleyeceğiz.”
Daha önce Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’dan gelen ‘geçmişe dönük hesaplaşma’ söyleminin bir benzeri bu kez belediyeler üzerinden Babacan’dan geldi.
Elbette ki bu hamle çok sayıda dosyanın raftan inmesine ve büyük bir gündem oluşmasına yol açacaktır, elbette ki ortalık ayağa kalkacaktır.
İşte bu sebepten DEVA’nın son zamanlardaki en cesur hamlelerinden biri, Babacan’ın dile getirdiği bu kelimelerdi. Tabii konunun tatbiki konusunda seçimin tamamlanması, DEVA Partisi’nin de yöneten konumuna gelmesi gerekiyor, bekleyip göreceğiz.
44 sayfadan oluşan ve eylem planının yer aldığı kitapçıkta ve sunumda kullanılan görselde ağırlıklı olarak İstanbul’un işlenmesi kimin fikriydi bilmiyorum ancak tüm Türkiye’de işlerlik kazanması hedeflenen bir projede en azından İzmir’in Saat Kulesi’ni, Anıtkabir’i, Konya Mevlana Müzesi’ni görmek güzel bir hareket olabilirdi kanaatindeyim.
Tabii eklemek gerek, kitapçıkta Bursa da Doğanbey TOKİ ile temsil edildi.
DEVA’nın yerel yönetimler bildirgesinde parklarda wi-fi serbestliği, yağmur suyu kullanımı, enerji verimliliği, tematik parkların çoğaltılması, kişi başı düşen yeşil alanın artırılması, kirliliğe neden olan firmalara caydırıcı tedbirler, kadınlar için güvenli sokaklar ve caddeler, metro-tramvay hatlarının yaygınlaştırılması gibi günümüzde aslında her şehirde olması gereken ancak biri bile yapıldığında büyük iş gibi gördüğümüz maddeler var.
Teorik anlamda nefis, iş pratiğe döndüğünde ne gibi sonuçlar ortaya çıkar merakla bekliyoruz.
Gelelim işin Bursa kısmına:
Düzensiz göçle, gettolaşmayla, hava kirliliği ile, su kaynaklarının tükenme tehlikesi ile, ulaşım problemleri ile, trafik sorunu ile, ol(a)mayan turizmi ile ve kontrolsüz bir şekilde dört bir yanda hayat bulan OSB’leri ile Bursa’da yaşam her geçen gün zorlaşıyor.
Kırsalda yaşam her geçen yıl daha da azalırken bereketli toprakları ile övünülen Bursa’da ekim-dikim alanları da küçülüyor.
Üstüne yaklaşık 150 bin kişinin istihdam edileceğinin söylendiği TEKNOSAB’ı da hesaba kattığımızda Bursa, tüketim odaklı obur bir şehir olarak yaşamına devam edecek.
Nefes almak için kaçış alanlarının kalmayacağı şehirde tablo her geçen gün kötüye gidecek.
Eldeki kaynakları devasa yatırımlara ve birbirinden ilginç projelere harcayan bir belediyecilik anlayışı daha fazla borçlanmadan başka bir şey getirmeyecek ne yazık ki.
Acı ama gerçek bu.
DEVA Partisi, Türkiye genelinde ya da en azından Bursa’da bugün açıkladığı planı ileride hayata geçirme şansı bulur mu bilemem. Ancak belediyecilik anlayışında bazı şeylerin değişmesi gerekiyor.
Belki de bugünkü eylem planı bir nevi uyarı niteliğinde olur.
Umarım şehri yönetme anlayışı parti ekseninde değerlendirilmek yerine insan odaklı bir anlayışa evrilir.
Çünkü hayatımız, tüm partizanlıklardan ve hamasi nutuklardan daha değerli.