Furkan Kahraman
Furkan Kahraman
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Üç saat, az soru, bi saniye…

Gazetecilerin, İçişleri Bakanı’na soru sorabilme cüreti gösterebildiği bir yayını geride bıraktık.

İleri demokrasiye doğru depar atmamızı sağlayan bu programa şahitlik edebildiğimiz için ne kadar mutlu olduğumuzu tahmin dahi edemezsiniz.

Yayının başında İsmail Saymaz’ın Bakan Soylu’ya ‘İnşallah gözaltına alınmayız’ latifesini yaptığı an stüdyodakilerin ve ekran başındakilerin gülmek yerine ‘İnşallah’ temennisini aklından geçirmesi dahi hali pür melalimizi anlatır nitelikteydi ama olur böyle şeyler, çok takılmamak lazım.

Yayını deşifre etme şerefine başka makaleler nail olduğundan; ‘Bi saniye, 1995, DYP, sigorta, cip, poliçe’ soslu üç saatte başka noktalara dikkatinizi çekmek istiyorum.

Soylu, sorulan sorulara yanıt vermek yerine flashbackler yaparak hayatından minik anekdotlar aktardı, malumunuz. Ama satır arasında istifa etmeyeceğini de üzerine basa basa tekrar etti. ‘Ben gitmiyorum, istiyorsanız siz gönderin’ mantığı ile hareket edeceği, en azından bu noktadan sonra belli oldu.

Sık sık yalnız bırakılmadığını dile getirse de, programın başında ‘Türkiye’de sessizlik hakim’ serzenişi dikkat çekiciydi. Açıkça söylemek gerekir ki Soylu, dünkü Bahçeli açıklamasına kadar beklediği desteği bulamamıştı. Cılız mesajlar ve bot hesap yoğunluğunu bir kenara koyarsak, Soylu’nun pandemi dönemindeki istifası sonrasında gördüğümüz birliktelik duygusu bu süreçte henüz verilmedi. Ama Soylu, üç saatlik yayın boyunca AK Partili siyasetçilere ‘Siz de benimle birliktesiniz’ iması yaptı; ‘Aynı gemideyiz’ metaforu ete kemiğe bürünmüş oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyla ilgili halen net bir açıklama yapmadığını da hatırlatayım.

Tabii Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı konuya dahil etmeye yönelik anlattıkları ve 2015’in haziran-kasım ayları arasında yaşananlardan bahsetmesine de ayrı bir parantez açmak lazım. Burada da Erdoğan’a ‘Ben hep sizin yanınızdaydım, sizi düşündüm’ mesajını yollamış oldu.

Dönemin Başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı, hali hazırda Gelecek Partisi Genel Başkanı olan Ahmet Davutoğlu’nun 2015’te olan bitenleri anlatması gerektiği iddiamı yineliyorum. Türkiye’nin koalisyon ihtimalinden tek başına iktidara döndüğü beş aylık sürecin kamuoyu ile paylaşılması, hem Davutoğlu’nun hem de o dönemin diğer tanıklarının bu ülkenin insanına borcudur.

Programın genelinde ise Soylu’yu sıkıştırması muhtemel hangi soru sorulsa ‘FETÖ, PKK, dış güçler, üzerimize oynanan oyunlar’ cevapları alındı. Soylu, politikanın tüm manevralarını kullanarak sorulardan kaçındı, top çevirdi, program da böylece bitti.

Burada üzerinde durulması gereken konu, devlet vazifesi ifa eden kişilerin kendilerini bitip tükenmek bilmeyen bir kutsiyet kalkanı ile sarıp sarmalamaları. Soylu, kendisine ne sorulsa ‘terör’ dedi, Bahçeli de grup toplantısında ‘dış güçler’ dedi. İşin sonunda Cumhur İttifakı siyasetçilerinin beyanlarının tamamı ‘Biz eşittir Türkiye’ söylemi ile özetleniyor.

Vatan, bayrak, din, namus terimlerini o kadar fazla kullanıyorlar ki, şahıslarına yöneltilen bir eleştiriyi hemen kurumsal olarak algılıyor ve hamaset dolu nutuklara başvuruyorlar.

Halbuki, koca ülkenin bir bakanı, başbakanının oğlu ve diğer milletvekillerinin hakkında yöneltilen iddiaların araştırılması elzemdir, olması gerekendir. Normal hukuk devletlerinde hakimler, savcılar bu iddiaların üzerine gider ama bizde kurallar maalesef öyle işlemiyor. İddiaların araştırılması için önce ‘izin verilmesi’ gerekiyor.

Arabesk kültür genlerimize o kadar işlemiş ki her eleştiriyi ‘ihanet’ sayıyoruz. Bu memleketin muhalefetinin, muhalif kesiminin bu iddiaların üzerine gidilmesini istemesinden daha doğal ne olabilir? Ortalama 7-8 milyon kişinin izlediği videolardaki iddiaların peşine düşülmesini, üzerine gidilmesini istemenin adı ne zamandan beri ihanet oldu?

Uzun lafın kısası düşmanlaştırmaya, kutuplaştırmaya o kadar alışmışız, o kadar işimize gelmiş ki en ufak bir çatlak seste hemen sloganlar atmaya, şeytan taşlamaya başlıyoruz. Değişmeyen tek şey beylik laflarımız.

Ne güzel söylemiş Orhan Veli;

“Neler yapmadık şu vatan için!

Kimimiz öldük;

Kimimiz nutuk söyledik.”

HABERLER