Öncelikle şunu ifade etmek gerekir: Bugün yaşı 20’li yaşların başında olanlar enflasyon nedir bilmezdi. Ne zaman pandemi başladı enflasyon canavarı uyuyan yanardağ gibi ortaya çıktı.
Gelinen nokta ortada…
Enflasyonu bizlere soranlar şimdi enflasyonun ne olduğunu öğrendiler.
Keza bir nesil yine aynı yaş grubunda olanlar darbe, kalkışma muhtırayı ise sadece tarih kitaplarında öğrendiler.
Ama onlar da maalesef öğrendiler…
Öte yandan yaşları 75 civarında civarında olanlar… Bir nesil var ki onlar yüreğinde kor ateşi gibidir. Acıyı onlar bilir…
Bir oğlunu sağdan kaybetmiş, diğer oğlunu ise soldan…
Arada bu darbelerin gölgelerinde büyümeye çalışanlar var ki her zaman bukalemun gibidir onlar…
Onlar fırsat buldukları anda bulundukları yerden kafasını çıkartırlar.
Aslolan o kafayı oradan çıkardıktan sonra değil onun ininde ezmektir.
Yılanın başını baştan ezilsin ki bunlar ülkemizin milli birlik ve beraberliğini huzurunu bozmasınlar!..
Bizim babalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz velhasılı yaşı 70’in üzerinde olanlar, yakın tarihimizin demokrasimizin karanlık sayfası olarak nitelendireceğimiz tarihlerden 27 Mayıs askeri darbesini hayal meyal, 12 Mart ve türevlerini ise kısaca demokrasiye yapılan balans ayarlarını muhtıraları, günümüze kadar olan darbeleri ve tüm kalkışmaları hatırlar.
Hal büyüklerimiz ürkerler, korkarlar,…
Bizim gibi;
Yaşı 50’li yaşlarda olanlar da öncesinde 12 Eylül’ü, aradaki muhtıralar ve nihayetinde ve 15 Temmuz’u rahatlıkla anımsarlar.
Ben de çok yakın tarihimizde gerçekleşen 15 Temmuz kalkışmasını unutmayanlardanım.
Balans ayarlarını ise çok olunca saymadık bile.
Bundan dile kolay 8 yıl önce akşamdan sonra gerçekleşen o kalkışmanın gündüzü herkes için normal gün olarak başlamış.
Akşamı ise hareketlenmeye başlamış…
Bizler de 15 Temmuz’da gündüzünde çalışıp, akşamında yorgunluğumu atmaya niyetlendiğim saatlerde kumanda elimde zapping yaparken haberlerde 15 Temmuz kalkışmasını duyar duymaz önce irkildim…
Ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın meydanlara inin ifadesini duyduktan sonra soluğu ailece eski ismi ile Şehreküstü yeni ismi ile 15 Temmuz Demokrasi ve Şehitler Meydanı’nda alanlardanız..
Ama öncesinde ilk hatırladığım darbe 12 Eylül’ü hayal meyal hatırlıyorum.
Her gün duvarlarımızı yazı yazanlar ardından biz boyamaya çalışırdık.
Bir tarafta yokluk, bir tarafta her gün akan kanlar.
Ardından çalıştığı fabrikadan ayrılmak zorundan kalan rahmetli babamın durumu aklıma geldi.
O gün düğmeye basanların sırtında yine şanlı üniforma vardı, içinde ise hain…
Ama 12 Eylül’de de 15 Temmuz’da da düğmeye basan aynı çarpık zihniyetti.
12 Eylül’de o darbeyi yapanlar gecikmeli de olsa cezalarını buldu.
Önce toplum vicdanında cezalandı, ardından hukuk önünde…
Sonrasında yaşanan 28 Şubat süreci…
O günü de unutmadık.
Onu yapanların da rütbeleri söküldü.
Malum daha dün gibi 15 Temmuz kalkışması.
Bu sefer kazanan darbeciler değil halk oldu, demokrasi oldu, Türkiye oldu.
Bu vesile ile 15 Temmuz kalkışmasından bu ülke için gözlerini kırpmadan şehit olan 251 insanımız rahmetle anıyorum.
Öte yandan gazi olan 2 bin 196 gazimize de şükranlarımızı sunuyorum.
Bu vesile ile geçmişten bugüne kadar tüm şehitlerimizin aziz hatıralarının önünde saygı ile eğilirken gazilerimize de uzun ömürler diliyorum.
Allah bir daha o günleri yaşatmasın.
Klasik bir laftır en kötü demokrasi her zaman en iyi darbeden iyidir. Bunu bilen darbenin acılarını yaşayan Türk Milleti kalkışmaya yanıtı meydanlara inerek verdi.
Öte yandan o meydanlara inenler arasında bu ülkeyi seven demokrasiye inanan her görüşten insanımız vardı.
Bu ayrıntıyı da özellikle bir kez daha hatırlatıyorum.
Sonuçta o kalkışmanın üzerinden bu güne kadar 8 yıl geçti.
Devletin kılcal damarlarında gezinen FETÖ terör örgütü ile mücadele 8 yıl geçmesine rağmen kırıntıları hâlâ devam ediyor.
Ele başları da bulunduğu ülkelerden lobi faaliyetlerine ara vermeden devam ediyor.
Bulduğu her fırsatta Türkiye aleyhine faaliyetlerine devam ediyor.
O kırıntılarla mücadeleyi bırakırsan hemen tekrar sarmak için hazır kıta bekliyor.
Aynen habis tümör gibi…
Bu tümörü bu topraklardan temizlemek için mücadeleyi sonuna kadar sürdürmeliyiz.
Yine bu süreçte aslolan da bu kalkışmayı unutmamak!..
Bu tür yapılanmalara başlamadan müdahale etmek.
Devletin adı bugün FETÖ ve yarın bir başka isim olan benzeri örgütlerle mücadelesine destek vermek…
Bu arada gerçekten mağdur olanlar varsa da onlara da destek olmak gerekiyor.
Bizim diyeceğimiz odur ki sonsuza kadar var olsun Türkiye Cumhuriyeti.
15 Temmuz Milli Birlik ve Beraberlik Günü’nü de anlamına uygun olarak kutlu olsun.
Velhasılı;
Allah bir daha bu ülkeye bu tür acılar yaşatmasın!