Yukarıda yazdığım rakamlar da neyin nesi diyenler vardır.
Belki de bu rakamların tarihine baktığımızda herkes için ayrı bir anlam ifade edecek.
Ama her bir rakamın tarihini ayrı ayrı yazacağım…
İlk rakamı unutmasaydık, gereğini yapsaydık, diğer tarihler ve rakamlar sıradan bir gün olacak, üzerine hiçbir anlam yüklemeye gerek kalmayacaktı.
Fakat ilk rakamdan sonra gereği yapılmadığı için diğer rakamların her biri yeni bir hüzün, yeni bir acı, yeni felaket demek…
Sırasıyla başlayalım…
Hep sürekli tekrar ettiğimiz bir ifade var: Türkiye’nin deprem gerçeği.
Cumhuriyet tarihinde ülkemizde can ve mal kaybı yaşadığımız depremlerin oluş tarihleri…
Yıllarını ve yerlerini de şimdi yazalım…
27 Aralık 1939 tarihinde meydana gelen 7,9 büyüklüğündeki depremde yaklaşık 33 bin kişi hayatını kaybetti, 100 bin kişi yaralandı ve 116 bin civarında bina yıkıldı.
Bu deprem aynı zamanda bir milat. Bu depremden sonra ülkemizde ilk defa Kuzey Anadolu Fay Hattı‘nın varlığı anlaşılmaya başlanmış ve deprem gerçeği ile yüzleşmeye başlamışız.
İşte o zaman biraz olsun bilimin ışığından faydalanmaya başlasaydık, yazdığımız diğer tarihlerin hiçbir önemi kalmayacaktı.
Bu deprem sonrası ortaya çıkan diğer bir gerçek ise Anadolu’dan İstanbul’a taşı toprağı altın diye başlayan göç ve kontrolsüz kaçak yapılaşmanın miladı da desek abartmış olmayız…
37 YIL UNUTTUĞUMUZ GERÇEK
Sonrasında arada irili ufaklı çok fazla can kaybı olmayan depremler olsa da deprem kendini yaklaşık 37 yıl unutturmuş.
Ülke olarak bu arada bir şeyler yapmış mıyız?
Yapmışız ama makyajdan öte değil…
Yapsaydık, 24 Kasım 1976 tarihinde saatler 12.22’yi gösterdiğinde büyüklüğü 7,5 olan depremde can ve mal kayıplarımız yüksek olur muydu?
Bu sorunun yanıtı da hayır…
O tarihte Van’ın Muradiye İlçesinin Çaldıran bucağında gerçekleşen deprem sonrası 3 bin 840 insanımız hayatını kaybetmiş.
Toplamda 9 bin 232 bina hasar görmüş.
Yaklaşık 2 bin kilometrekarelik bir alandaki evlerin yüzde 80’i yıkılmış.
Mevsimin kış olması münasebeti ile kurtarılmayı bekleyen birçok yurttaşımız da donarak hayatını kaybetmiş.
İNSAN UYUR DEPREM UYUMAZ
Sonrasında 23 yıl uykuya yatan deprem bir gece ansızısın uyanarak, 17 Ağustos 1999 gecesinde kendini Kocaeli’nin Gölcük İlçesinde hatırlatmış.
Uykunun en tatlı saati gece 03.02’de kâbus görüyoruz diye uyandığımız o gecede oluşan 7.4 büyüklüğündeki deprem birçok ilimizde hissedilmiş, ardından birçok kentimizde binlerce bina yıkılmış ya da hasar görmüş. Sonrasında resmi olarak 19 bine yaklaşan insanımızın öldüğü, 25 bine yakın kişinin de yaralandığı açıklandı.
Bunlar resmi rakam…
Bulunamayan, haber alınamayan ya da ulaşamadığımız binlerce insana ne demeli!
Tam bu depremin yaralarını sarmaya çalışırken bir deprem daha yaşadık.
O deprem ise 12 Kasım 1999 Cuma akşam saatlerinde Düzce’de yaşandı. Allah’tan insanlarımızın çoğu dışarıda idi…
Düzce’de 30 saniye süren 7,2 büyüklüğündeki depremde 894 kişi hayatını kaybetti, 2 bin 679 kişi yaralandı ve binlerce kişi evsiz kaldı.
Özellikle 1999 yılında yaşadığımız o iki deprem bizim neslin tanık olduğu en büyük depremlerdi.
Diğer bir deyiş ile bugün gerek yerelde gerekse genelde devletin ve idarenin yönetim kademelerinde bulunan yöneticilerin de ürktüğü bir depremdi.
İşte bu deprem birçok değişim için milat olabilirdi.
Yepyeni beyaz bir sayfa açılabilirdi…
Ama açıldı mı?
Hiçbir şey yapılmadı, dersek yalan olur.
Ama yapılanlar yeterli değildi.
DEPREM HEM DOĞUNUN HEM BATININ GERÇEĞİ
Yeterli olsaydı, belki sonrasında yaşadığımız diğer depremlerde, örneğin Bingöl’de 1 Mayıs 2003 tarihinde meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki depremde 176 insanımızı kaybetmeyebilirdik…
Öğrencilerimizin okuduğu yatılı okula bir şey olmazdı.
Biz unutmaya kalksak da onu yok saysak da deprem kendini unutturmuyor.
Bu sefer de Van Gölü Canavarı diye mizansen yapılan bölgede canavar çıkmadı ama deprem gerçeği çıktı…
Van Merkeze bağlı Tabanlı köyü merkez üssü olmak üzere büyük bir deprem meydana geldi.
23 Ekim 2011 Pazar günü öğle saatlerinde, 13.40 sularında gerçekleşen depremin aletsel büyüklüğü 7,2 olarak ölçüldü.
Bu depremi unutmaya çalışırken bu kez de 9 Kasım 2011 Çarşamba günü 21.20 sularında Van Merkez’e 16 kilometre uzaklıktaki Edremit ilçesinde, aletsel büyüklüğü 5.6 olan yeni bir deprem meydana geldi.
Gerçekleşen her iki deprem sonrası toplam 601 vatandaşımız hayatını kaybetti, bin 966 vatandaşımız yaralandı, 252 vatandaşımız ise arama kurtarama ekiplerince sağ olarak kurtarıldı.
DEPREM ÖLDÜRMÜYOR AMA BİNALAR ÖLDÜRMEYE DEVAM EDİYOR
24 Ocak 2020 tarihinde saat 20.55’te Elazığ‘ın Sivrice ilçesi Çevrimtaş köyü civarında büyüklüğü 6.8, derinliği 8.05 km. olan deprem bölgede hasar ve can kaybına yol açtı.
Deprem sonrası 41 kişiyi hayatını kaybetti, binin üzerinde insan yaralandı.
Türkiye’nin dört bir yanından ekiplerin katıldığı arama kurtarma çalışmalarında 45 kişi enkazdan sağ çıkarıldı.
Ama binlerce bina hasar gördü…
Deprem çok hareketli.
Bazen doğuda, bazen batıda…
Yine bir Cumhuriyet Bayramı ertesinde
30 Ekim 2020‘de İzmir‘in Seferihisar ilçesi açıklarında 6,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
30 Ekim’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde 116 kişi hayatını kaybetti, bin 34 kişi ise yaralandı.
ASRIN FELAKETİ KAHRAMANMARAŞ’TA ORTAYA ÇIKTI
Deprem bu sefer Kahramanmaraş’ta asrın felaketi olarak ortaya çıktı…
6 Şubat 2023 tarihinde 10 ilde etkili olan, 40 bine yakın insanımızı kaybettiğimiz, 100 bine yakın insanımızı ise yaralı olarak çıkardığımız depremde 100 bine yakın bina da hasar gördü.
Komşu ülke Suriye’deki kayıpları da unutmamak gerekir.
Yaralarımızı sarmaya devam ediyoruz.
Bir de bu köşede yazmadığım depremler de var onları da hatırlatmış olalım.
Belki biz unutacağız.
Ama yaraları sardıktan sonra deprem, bir kez daha kendini hatırlatacak.
Belki bu sefer 20 yıl da beklemeyecek…
O açıdan bu yukarıda yazdığım tarihleri beynimize kazıyalım.
Sonrasında yapmamız gerekenleri yapalım…