Gerçek olan şu: Türkiye’nin şu an ekonomik krizi fazlası ile yaşadığı…
Ekonomi bu haliyle stagflasyona doğru gidiyor.
AK Parti bu gidişatın bedelini ise yerel seçimlerde bir çok belediyeyi kaybederek ödedi.
Seçmen bazı yerlerde sandığa gitmedi.
Bazı yerlerde tercihini değiştirdi, AK Parti yerine başka bir siyasi partiye oyunu verdi.
Asıl irdelenmesi gereken durum şu: AK Parti bugüne nasıl geldi?
Ya da kimler getirdi?
Ya da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı birileri yanlış mı yönlendirdi?
Sırasıyla üzerinde duralım.
Özellikle pandeminin dünya üzerinde etkisini hissettiğimiz günlerde bir başka etkisini hissettiğimiz konu ise talep enflasyonu idi.
Piyasada artan talebe yetişemeyen arz, üstüne üstelik bir de Ukrayna Rusya arasında patlayan kriz…
Sırasıyla ekonomik anlamda neler yapıldı?
Kısa çalışma ödeneğinden tutun, KDV indirimine kadar bir çok ekonomik karar alındı, uygulamaya konuldu.
Kısa çalışma ödenekleri belki yerinde karardı. Ama KDV indirimleri kesinlikle değildi. Devletin bazı ürünlerde KDV’yi yüzde 18’den yüzde 8e hatta yüzde 1’e kadar indirmesi aynı oranda etiketlere yansımadı.
Fiyatlar aynen hatta katlanarak devam etti.
Devletin KDV indirimiyle ciddi gelir kaybı oldu.
O kayıplar bir yerde toplansa emekliye dağıtılsaydı ne olurdu?
AK Parti’ye sandıkta oy olarak geri dönerdi.
Sadece bu kadar mı?
Yine dünyada artan faiz sürecinde ekonominin başına gerçekten birbirinden değerli isimler geldi. O isimlerden biri de Naci Ağbal idi.
O da faizlerin arttırılması gereğini ifade etti.
Sonunda görevinden affını istedi.
O zaman birileri ne yaptı?
Bankadan yüzde 10 ile kullandıkları kredileri önce kur korumalı mevduata yatırdılar ,birileri de kendi evlerini başkalarının üzerine satıyormuş gibi gösterdi.
Sonuçta onlar da katmerli gelirlere kavuştular.
Sonrasında neler mi oldu?
Merkez Bankası tarihinin en yüksek görev zararını açıkladı.
Devlet fakirleşti, ama birileri zenginleşti.
Bankalardan yüzde 10 ile kredi alanlar o paraları hiç bir şey yapmadan bankalara yüzde 58 ile geri vererek paradan para kazandılar.
Zamanında faizlerde ufak bir yükselişe izin verilseydi.
Bunlar olur muydu?
Olsa bile etkisi bu kadar kuvvetli hissedilir miydi?
Kesinlikle hayır…
O zaman yapılması gereken neydi?
Üretim destekli kredi anlayışı.
Eğer o krediler kur korumalı mevduata ve faizlere gitmeseydi?
Üretim odaklı olsaydı.
Bugün birçok fabrika açılmış olabilir, bir çok kişiye istihdam olanağı sağlanmış olabilirdi.
AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın hala maçı çevirebilecek gücü var.
O zaman ne yapmalı?
Devletin bazı kalemlerde üretim endeksli istihdamı arttırıcı bir şekilde yeni teşvikleri açmalı, buna yönelik politikalar üretmeli…