Sabahın ilk saatlerinde Şevket Orhan’ın başkanı olduğu Bursa Kent Konseyi’nin 2022 yılı değerlendirme toplantısına katıldık.
Malum kent konseyleri bulundukları ilin ya da ilçenin en büyük sivil toplum kuruluşlarının çatı kuruluşu…
Bu açıdan bakınca önemli.
Fakat bağımsız mı?
İşte orası soru işareti…
Yerel yönetimlerde kim iktidarsa onun gölgesinde hareket etmek durumunda.
Misal, bu bağlamda bağlı bulundukları belediye başkanlarını eleştiremezler…
İşin özeti;
Kendi gelir kaynakları olmadığı için bağlı oldukları belediyeden finansman desteği almaları şart.
Almaz ise ne mi olur?
Basit bir ifade ile tabela derneği…
Tabela konseyi…
Aslolan hem görev yapacaklar, bu görev içinde yeri geldiğinde yerel idareleri eleştirecekler, yeri geldiğinde övecekler.
Bunu yapabilmesi için bu tür kurumlara belediyelerin bütçelerinden belirli bir oranda pay ayrılması ve bu payın kanunla güvence altına alınması gerekiyor.
Bu pay ayrımı gerçekleşirse seçimleri de yönetimleri de daha demokratik olur.
Gelelim bu girizgahtan sonra, dünkü toplantının ayrıntılarına…
Bir yıl içinde 35’i aşkın çalışma grubu toplam bin 500 etkinlik gerçekleştirmiş.
Bunları burada tek tek kaleme almayacağım.
Ama üzerinde durulması gereken konu, üstün zekâlılara yönelik çalışma.
Orhan’ın seçildiği günden itibaren üzerinde durduğu en önemli konu üstün zekâlılara yönelik okul çalışması…
Konuyla ilgili araştırma yapıldı, rapor hazırlandı ama “Tevhid-i Tedrisat Kanununa takılıyoruz” dedi.
Daha açıkçası bürokrasiye takıldı diyebiliriz.
Orhan, denizi geçiyor ama derede boğuluyor.
Bu boğulma sürecinde suni teneffüs makinası da cihazı da Milli Eğitim Bakanlığı’nda. Bakalım bakanlık bu noktada Bursa Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan’ın isteklerine cevap verebilecek mi?
Yoksa yine kulağın üzerine yatılıp bu proje raflarda tozlanacak mı?
Onu da ilerleyen süreçte hep beraber göreceğiz.
AKTAŞ DA DERT YANDI
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü münasebeti ile birçok dostumuz mesaj gönderdi, bunların yanı sıra aynı günün akşamı da Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş gazetecilerle akşam yemeğinde buluştu.
Aktaş selamlamanın ardından kürsüye çıktı; hem yerelden hem genelden konuştu. Konu zaman zaman muhalefete zaman zaman da Bursaspor’a dayandı.
Yaptıklarını ve devam eden işleri anlattı.
Ama muhalefetin eleştirdiği bir konuya kendisi de katıldı. “Bursa verdiğini alamıyor” dedi.
“Türkiye’nin dördüncü büyük kenti Bursa yatırımlardan istediğini alamıyor” dedi.
Sonrasında ise Bursa’nın İzmir’den çok ucuz olduğunu ifade etti.
Bunlara katılıyorum.
Ama “Bursa’da olmayan ne var?” sorusuna ben de yanıt vereyim.
Bir yasama dönemi bitiyor.
Bu yasama döneminde 20 milletvekilinin bir masada oturup Bursa’yı konuştuklarını görmedim.
Öte yandan 18 belediye başkanının meclisler haricinde Bursa’da toplanıp konuştuğunu gören var mı?
Yine Bursa’daki siyasi parti il başkanlarının buluşup da “ithal aday istemiyoruz” dediklerini gören var mı?
İşte Bursa’da bunlar olmadığı için Bursa Ankara’dan hak ettiğini alamıyor…
Bilmem anlatabildim mi?