Geçen hafta cumartesi günü Bursa Tabip Odası Başkanı Doktor Kadir Binbaş‘ın basınla tanışma buluşması vardı.
Bizler de o buluşmada bulunduk.
Toplantıda Binbaş, Türkiye’deki mevcut sağlık politikaları başta olmak üzere devlet tarafından kişi başına gerçekleştirilen harcamalar konusunda dünya ile mukayeseler yaptı.
Ya da basit ifade ile sağlığın röntgenini çekti…
İlginç istatistiki rakamlar verdi…
Misal, Türkiye’de 850 milyon insan muayene olmaya gitmiş.
Bunun 190 milyonu acilden giriş yapmış…
Rakamlara baktığımızda oldukça fazla…
Bana göre muayene sayısı resmi olarak bu…
Gerçekten gitmiş midir?
Biraz da yazan ve düşünen birey olarak ben de kendi düşüncelerimi açıklamak isterim.
Muayene olanların kontrole gittiğini de varsayarsak bu rakam otomatik 425 milyona düşüyor.
Bu kontrol birden fazla ise kronik şeker, kanser hastalarını da sayarsak en az 125 milyon da öyle düşüyor.
Geriye kalan rakam 300 milyon…
Türkiye’de 15 milyon civarında öğrencinin her eğitim ve öğretim yılında salgına maruz kaldığını düşünürsek bu rakam daha da düşecektir.
85 milyon ülkede kronik hastalar ve çocukların rutin muayenelerini saymaz isek bu rakam kişi başı yılda en fazla dördü geçmez.
O açıdan rakamlara bir de benim yazdığım gibi bakmak gerekir diye düşünüyorum.
Yine toplantıda bir başka konuşulan konu ise kişi başına sağlık harcamaları…
Bu rakamın ülkemizde 106 dolar iken, ABD’de 16 bin doların üstünde olduğu Binbaş tarafından ifade edildi.. Bunu değerlendirirken, ülkelerin sağlık hizmetlerine ulaşmada güncel sağlık fiyatlarına gelir ve gider dengesi açısından bakmak gerekir.
Misal ABD gibi ülkelerde bir açık kalp ameliyatı 50 bin dolar gibi bir rakam iken, ülkemizde o rakamın onda biri bile değil…
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Öte yandan, hayatının bir bölümü yurt dışında geçen birisi olarak İngiltere örneğini vereyim.
İngiltere’de ilk birim NHS’den ikinci ve üçüncü basamağa sevk, deveye hendek atlatmaktan daha çok zor.
Bundan dolayı kayıtlara yansımayan geç teşhisten hayatını kaybeden binlerce hasta var.
Öte yandan;
Asıl konuşulması ve sorgulanması gereken özel hastanelerde SUT fiyatlarına göre yüzde 200 alınması gereken farkların yüzde 2000’lere ulaştığı.
Bu konuda mağduriyetlerle ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığı.
Yine aile hekimliğinin ilk basamak sağlık hizmetlerinin başlangıcı olması isteniyorsa hastanelerde görev yapan icapcı ve poliklinik, nöbet haricinde kalan günlerde hekimlerin ASM’lerde görevlendirilmesi.
Buraların fiziki ve teşhis anlamında kuvvetlendirilmesi.
Misal, en azından bazı sağlık ocaklarında EKG ve EKO, ultrasonografi gibi teşhise yönelik cihazların bulunması, rutin kan tahlillerine kanser tarama testlerinin ilave edilmesi…
Her şeye rağmen sağlık sistemimizde aksamalar olabilir.
Ama birçok Avrupa ülkesinden sağlıkta ilerideyiz…
Bu da hükümetin başarısı…