Gerçek olan şu: Kültür mutfaktan başlar. Yaşadığınız yörede sofranızda bulunan gıdalar, sizin demografik özelliklerinizi, kültürünüzü, o yöreden mi yoksa göç yoluyla mı geldiğinizi sosyolojik olarak tanımlamaya yeter de artar bile.
Özellikle Bursa gibi hem doğudan hem batıdan göç alan kentlerin mutfağı ise tam bir zenginliktir.
Bir anlamda mutfak, geçmişle gelecek arasında köprü kurar.
İşte bu köprünün modern adına gastronomi denir.
Bu bağlamda seneler önce çalıştığımız kurumda şehir dışından Bursa’ya gelenlerin uğrayacağı, bu kültürün yansıyacağı mekâna ihtiyaç var demiştik.
Bursa’da öyle bir mekân olmalı ki;
Bir tarafta İskender döneri kesilirken, diğer tarafta Kayhan usulü pideli köfte olması lazım. Öbür tarafta ise kıymalı pidesi, İnegöl Köftesi, ocaklarda pişen kabuklu fasulyesi, kurutulmuş yufka böreğinin kokusunu hissetmeli.
Bunu yanı sıra kahvaltı yapacaksanız Mihalıç peynirinden tutun manda sütüne, çeşit çeşit Bursa zeytini, zeytinyağı o masada olmalı…
Tatlı deyince kestane şekeri, Kemalpaşa tatlısı, dağ yöresinin ceviz helvası ve Bursa’nın sütlü helvası da o mekânın vazgeçilmezleri içinde olmalı.
Gedelek’in turşusu, Yenişehir’in biberi, Gürsu’nun armudu, İznik’in mandalinası, velhasılı o mekân buram buram Bursa kokmalı.
Ama böyle bir mekân var mı?
Maalesef yok…
Yine de bunun bir örneğini Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen ve açılışı bugün gerçekleştirilen Bursa Gastronomi Festivali’nin yapıldığı Merinos Park’ta gördük.
Girişten başlayarak ilerledikçe sunum tabakları içinde Bursa’ya özgü tatları ve ürünlerini görüyorsunuz.
Standların ve çadırların bulunduğu alana geldiğinizde ayrı ayrı bölümlenme dikkatinizi çekiyor.
Standların bulunduğu alana sembolik olarak Osmangazi, Hüdavendigar ve Orhangazi Mahallesi isimleri verilmiş durumda.
Yine bir mutfak firmasının düzenlediği yemek yarışması da dikkatlerden kaçmadı.
Bu da önemli ve güzel bir ayrıntı.
Yöresel ürünler ve coğrafi işaretleri alınan ürünleri burada görmek mümkün.
Açılışı gerçekleştirilen festivalde dikkat çeken ayrıntı kadın kooperatiflerinin de bulunması idi.
Ama keşke olmasa dediğim ise bu festival alanında satıştan ziyade tadımların öne çıkması idi.
Bazı standlarda satış gerçekleştirilirken bazılarında misafirlere tadımlık ikram vardı.
Eksiklik yok muydu?
Bana göre bu tür organizasyonlarda sadece Bursa tatları olmalı.
Bursa mutfağı öne çıkmalı…
Öte yandan, bir de Bursa’nın yöresel ürünleri ve coğrafi işaretleri bir haritaya işlenerek, dışarıdan gelen misafirlere de verilerek, nerenin nesi meşhur herkes öğrenmeli.
Ama en önemlisi Bursa’nın mutfak kültürünün yansıması olacak bir mekân için çalışmaya bir an önce başlanmalı.
İşte bu oldu mu…
O zaman mutfak kültürü nesilden nesillere aktarılmış olur.
Öneri bizden değerlendirmek yatırımcılardan ve yetkililerden.
Biz her şeye rağmen emeği geçen herkesi tebrik ediyor başarılar diliyoruz.