Genel seçimlere kısa bir süre kaldı, geri sayım devam ediyor.
Önce adaylar açıklanacak, ardından seçim çalışmaları başlayacak.
Bir yandan vekilleri seçerken, diğer yandan da Cumhurbaşkanı’nı seçeceğiz.
Şimdi eğri oturup, doğru konuşmak ve doğru yazmak gerekiyor.
Bugün önceki seçim sistemi devam etseydi ne olurdu?
Ne vardı önceki sistemde?
Hatırlatalım, seçim barajı yüzde 10 idi…
Yine Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı ayrı ayrı isimlerden oluşuyordu.
Bunun yanı sıra Hazine yardımı almak için alınması gereken oy oranı yüzde 7 idi.
Sadece bu kadar mı?
Partilerin ittifak yapmalarına olanak sağlanmıyordu, yapılan ittifaklar bir anlamda gayri resmi ittifaklardı.
Bu listeyi uzatmak mümkün.
Bu yapılanlardan kimler en çok şikâyet ediyorsa bugün en fazla nimetinden o parti faydalanıyor.
***
Sırasıyla devam edelim.
Misal eski sistem devam etseydi, bugün TBMM hayalleri kuran DEVA, Gelecek, DP, BBP, SP, belki de İYİ Parti ve MHP’nin Meclis’te temsil edilme olanağı 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşecek seçimlerde çok düşük kalacaktı, diye yazılarımızı yazmaya başlamıştık bile.
Bu ihtimal şimdilerde oldukça zayıf…
Bu birinci ihtimal…
Gelelim diğer bir ihtimale,
Seçimlere katılacak siyasi parti sayısı toplamda 36, önceki sistem devam etseydi hiçbir partinin barajı geçmeme ihtimali teorik olarak vardı.
Şimdi bu ihtimal ittifaklarla bertaraf edilmiş durumda.
Hazine yardımı almak için oy oranının yüzde7’den yüzde 3’e düşürülmesi ile bu seçimlerde en azından BBP, Memleket Partisi ve Yeniden Refah Partisi gibi partilerin seçimlere motivasyonu artmış durumda.
En azından yüzde 3’e ulaşıp Hazine yardımı almaları durumunda partilerin ekonomik sorunları da kısmen hallolmuş durumda.
Önceki sistem devam etseydi, belki de son genel seçimlerde kılı kılına yüzde 10 oy alan ve yüzde 11 oy alan partiler ya da diğer bir ifade ile barajın altında kalsalardı; MHP, İYİ Parti ve HDP hazine yardımı almayacaktı.
TBMM’de 2 parti ve bağımsız milletvekillerinden oluşacaktı.
Bu ihtimalleri çoğaltmak mümkün.
***
Önceki seçimlerde seçimden sonra koalisyon kurulurdu, şimdilerde ise seçimden önce.
Hatta 3 ile 5 bin oyu olan siyasi parti bile ittifaklarla pazarlık yapıyor.
O zaman bu bilgiler ışığında önceki dönem bakanlarından Faruk Çelik’in yüzde 40+1 önerisi akla geliyor.
O olsaydı ülkede şimdilerde bu kadar pazarlık olmaz, seçime giren herkes boyunun ölçüsünü alırdı.
Bana sorsalar bu önerinin yanına her iki sistemden faydalanarak şöyle bir şey eklerdim.
Geçmişte Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği Türkiye Milletvekilliği önerisi…
TBMM’ye illerde 450 milletvekili seçilir, kalan 150 milletvekili de partilerin nispi oy oranına göre dağıtılırdı.
Ya da en basit ifade ile ülke genelinde 0,66 oy alan bir siyasi partiye 1 milletvekilliği verilirdi.
Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine devam eder, bakanları da TBMM’den Türkiye Milletvekilliği hakkını kazananlardan seçer istifasına gerek kalmazdı.
Böyle bir sistem ülkeyi rahatlatmaz mı?
Öneri bizden değerlendirmek en azından bir sonraki seçim için yetkililerden…