İlhami Yıldız
İlhami Yıldız
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

‘Marmara Depremi’ için kum saatinde süre bitti

Bursa perşembe sabahı önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı.

Toplantının ev sahibi Marmara Belediyeler Birliği Başkanı ve aynı zamanda Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mustafa Bozbey idi.

Konuklar ve katılımcılar birliğe üye olan belediyeler ve meclis üyeleri.

Konu ise Marmara’da afet ya da eskilerin ifadesi ile afat yönetimi…

Öncelikle şunu net olarak ifade etmek gerekiyor.

Afet deyince selden tutun, depreme, heyelana, oradan da hayatın doğal akışına uygun olmayan bir çok olayı içine alıyor dersek daha doğru olur.

Misal son yaşanan büyük depremin acılarını hala yüreğimizde yaşıyoruz.

İşte orada olan deprem başka yerde olsaydı ya da Marmara Bölgesi’nde özellikle İstanbul, Bursa, Kocaeli gibi kentlerde olsaydı ne olurdu?

Bunun yanıtı basit…

Hem madden hem de manen batardık…

Bunu ben söylemiyorum rakamlar ifade ediyor.

Türkiye nüfusunun yüzde 30’undan daha fazlası Marmara’da yaşıyor.

İhracatın yaklaşık üçte ikisi Marmara’dan yapılıyor.

Yine verginin üçte ikisi Marmara Bölgesi’nden toplanıyor.

Ekonominin yarısı yine İstanbul’dan ya da Marmara’dan dönüyor.

Toplamda ise Marmara Bölgesi Türkiye’nin sadece yüzde 3’lük yüzölçümüne sahip.

Alanı küçük Marmara’nın, etkisi büyük…

İşte rakamlar ortada…

Bu rakamların büyüklüğü ortada iken Marmara’da oluşacak her türlü doğal afet konusunda hazırlıklı olmalıyız.

Bu hazırlığın ilk ayağında da olası afetten önce alınacak tedbirler ve koruyucu önlemlerin hayata geçirilmesi şart.

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleşitren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in şu sözü işi özetliyor:

“Acısı halen daha taze olan Kahramanmaraş merkezli depremler ve yaşadığımız afetlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Ülkemizin coğrafi konumu ve iklimsel özellikleri nedeniyle sıklıkla karşı karşıya kaldığımız doğal afetler derin izler bırakmaktadır. Aktif fay hatları üzerinde yer almamız da ciddi riskleri beraberinde getirmektedir. Yerel yönetimler olarak bizlere düşen görev kentlerimizi afetlere karşı daha dirençli hale getirmek ve stratejik planları daha iyi hale getirmektir. Bizler kentlerimizi sadece bugünkü ihtiyaçlar doğrultusunda değil yarına da hazırlıklı şekilde planlamak zorundayız.”

Eğer o plan olmaz ise ne mi olur?

Allah korusun aklıma bile getirmek istemiyorum.

Programda sunum yapan AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, “depremlerin afete dönüştürülmesine insanların sebep olduğunu” belirtti.

Ardından depremler olmaz ise dünyanın yok olacağını ifade etti.

Tatar’ın konuşmasında dikkat çeken en önemli detay ise özellikle Türkiye’de bulunan aktif fayların her 250 senede bir büyük deprem ürettiği gerçeği.

Bu bazen 15-20 sene önce bazen sonra olabilir.

Ama gerçek olan şu: Gemlik’te büyük deprem kaçınılmaz bir son…

O zaman ne zaman deprem olacak sorusunu sormaktan ziyade bUgün deprem için ne kadar hazırlandım sorusunu hep beraber sormamız gerekir.

Gerisi teferruat…

O zaman bize düşen afetlerden aldığımız dersleri bir an önce hayata sokmamız gerekiyor.

HABERLER