Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhur İttifakı adayını açıkladı. Aday belli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Hatta ittifakın içinde yer alan MHP ve BBP, bu minvalde miting yapmaya bile başladılar.
Her iki parti de adaylarının Erdoğan olduğunu partilerine gönül verenlere miting alanında anlattılar.
İşte bu noktada Erdoğan’ın karşısına çıkacak olan Millet İttifakı’nın adayı kim olacak, sorusunun yanıtı hala bulunmuş değil…
Daha belirli bir süre de bulunacağa benzemiyor.
Şimdi bu konuyu biraz daha irdeleyelim.
Altılı masanın başkanları teker teker Erdoğan’ın karşısında aday olsa, oy oranları yüzde 1’e ulaşamayacak isimler var.
Bu durumda en fazla oyu alacak isim kabul edilse de edilmese de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu.
Keza ardından tek tek aday olsalar ikinci sırada çıkacak isim İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener.
Sonrasında masaya dışarıdan gayrıresmi destek veren HDP’nin adayı gelecektir.
Ardından DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti’nin adayları gelir. Bunları da toplasanız yüzde 5 etmeyeceğini düşünüyorum.
Bunun dışında ilk turda aday olması beklenen diğer muhtemel isim Memleket Partisi’nin Genel Başkanı, son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ana muhalefetin adayı olan Muharrem İnce bulunuyor.
Vatan Partisi’nin başkanı Doğu Perinçek aday olur mu?
Orası da bilinmiyor…
Şimdi gelelim asıl soruya…
Bu kadar ismin içerisinden altılı masa neden adayını açıklamıyor?
Aday konusunda uzlaşamadılar mı?
Ya da aday olmak isteyen siyasi parti liderleri veto mu yiyor?
İşte asıl soru bu…
Bilinen şu; Türk halkının yüzde 70’lik kısmı sağ seçmenden oluşuyor. Kalan yüzde 30’luk kısmı ise sol ve solun çeşitlerinden.
Evet, son yerel seçimlerde Millet İttifakı, İstanbul ve Ankara gibi büyükşehir belediyelerini kazandı.
Şimdi sormak gerekiyor, eğer o seçimlerde İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun, Ankara’da Mansur Yavaş’ın yerine bir başka isim aday gösterilseydi seçim kazanılabilir miydi?
Ya da en basitinden İmamoğlu’nun yerine Canan Kaftancıoğlu aday gösterilseydi, kazanma ihtimali var mıydı?
Bunun yanıtı net.
Hayır…
O zaman seçimler nasıl kazanıldı?
Halkın muhafazakâr değerleri ile örtüşen ve uygulamaya meyilli isimlerle ve rijit olmayan, halka sempatik gelen adaylarla seçime gidildi.
Bu da seçmene cazip geldi, seçim ondan sonra kazanıldı.
Mansur Yavaş’ın yapısını bilmeyen yok.
Keza Ekrem İmamoğlu’nun Kur-an’ı Kerim okuması da seçmenin manevi duygularını okşadı.
Şimdi işte altılı masada aranan adayın ortak özelliği de bu diye düşünüyorum.
Altılı masanın potansiyel adaylarına baktığımızda, CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermem diyenlerin oranı yüzde 70 civarında…
Yine İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e de kesinlikle oy vermem diyenlerin oranı yüzde 75-80 bandında.
Diğerlerini saymaya gerek yok.
Hatta Akşener, Davutoğlu ve Babacan’ın da geçmişte AK Parti’de siyaset ve bakanlık, başbakan yardımcılığı, başbakanlık yaptığını, yine Gültekin Uysal’ın eşinin de AK Parti’den Afyon’da İl Genel Meclisi Üyesi olduğunu hatırlatalım.
O zaman altılı masanın hedefi ne, adayı kim?
Altılı masanın ilk hedefi seçimi ilk turda kazanmak. Bu noktada aday sıkıntısı yaşamasının sebebi henüz daha aday bulamamasıdır.
Bulacakları aday, yetmez ama evet diyebilecekleri isim olacaktır.
Bu çıkaracakları aday muhafazakâr ve milliyetçi oyları da alabilecek olmalıdır.
Bunun yanı sıra HDP’nin desteğine ihtiyaç duymayacak bir isim arayışları olduğunu düşünüyorum.
Böyle aday henüz bulunamadı.
Bulunmazsa ve seçim de ikinci tura kalırsa, misal Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa İYİ Parti’den başta olmak üzere DP, SP, Gelecek Partisi ve DEVA’nın çoğunluktaki seçmeni Kılıçdaroğlu’na oy vermez…
Bu seçmenler ya sandığa gitmez ya da Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan’a oy verir…
Velhasılı Millet İttifakı şu ana kadar böyle bir aday bulmadığı için adayını açıklamadı.
Bu şartlara uyan isim var mı?
Ya da liderlerin birbirini ikna süreci mi devam ediyor.
Onu da zaman gösterecek?
Bekleyip, takip edelim…