Bu köşeden iktidar partisi AK Parti’nin birçok icraatını övmüşümdür. Nedeni belli doğru yapılan iş takdir edilmeli yâda başarı iltifata tabi olmalı diyerek gerekeni yapmışızdır.
Fakat yanlış veya eksik bir iş yapıldığında ise eleştiri yapmak en doğru olanı…
Bugün de bu hakkımı kullanıyorum.
İşte bu bağlamda Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in yapmış olduğu bazı icraatları doğru olmadığını, istatistik biliminin yanlış kullanıldığını düşünüyorum.
Gelelim şimdi ayrıntılara;
Mahmut Özer’in hedeflerinden biri de başında bulunduğu bakanlığın, okul öncesi eğitimi tüm uygun olan yaş gruplarına verilmesini sağlamak.
Bu konuda çalışmalar yapılması doğru.
Peki, doğru olmayan nedir sorusuna yanıt verelim…
Bu ayrıntıya girmeden önce mevcut durumu anlatalım.
Mevcut durumda ilkokulların birçoğunda anaokulu sınıfı mevcut.
Buralarda öğrenciler eğitim almaya devam ediyor.
Buraya kadar sorun yok.
Asıl sorun bundan sonra başlıyor.
Eğer ana okul öğrenci sayısı 100’ü aşıyorsa o zaman anaokulunun aynı okul müdürlüğüne bağlı müstakil okul haline getiriliyor.
Bu durumda ilave olarak bir de müdür yardımcısı atanması gerekiyor.
Bu da ülke genelinde ortalama 2 bin 500 ile 3 bin arası müdür yardımcısı demek.
Bu sayede;
Ya da diğer bir deyiş ile Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in hedef koyduğu 3 bin anaokulu hedefine bir vesile ile yeni öğrenci olmadan müstakil okul olarak girmiş oluyor…
O zaman bakanlık gerçekten yeni anaokulu açmış mı oluyor?
Şimdi Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine sormak gerekiyor.
Yeni anaokulu açtınız diyorsunuz.
Gerçekten anaokulu açtıysanız, açılan yeni okul için ayrı bir müstakil bina yaptınız mı, yoksa mevcut okulun binasında mı devam ettiniz?
Açtım dediğiniz yeni okula yeni ilave öğrenci buldunuz mu?
Ya da mevcut ilkokula bağlı ana sınıfındaki öğrencileri mi sayıyorsunuz?
Yeni anaokuluna yeni eğitim ve öğretim araç noktasında ne aldınız?
Ya da ilkokul bünyesindeki devam eden ana sınıfından malzemelerle mi devam ediyorsunuz?
Yeni öğretmen mi atadınız?
Bu soruları çoğaltmak mümkün.
Eğer gerçekten yeni anaokulu açtım demek isteniyorsa gerçekten yeni bir fiziki müstakil bağımsız bina yapılır.
O zaman ben de ve benim gibi düşünenler de gerçekten anaokulu açtınız diyebiliriz.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın eleştireceğim diğer bir icraatı da köy yaşam merkezleri.
Malum bugün birçok köydeki okullar değişik sebeplerden dolayı kapanmış durumda. Ya da kullanılamaz durumda.
Resmi rakamlara göre bu sayı 6 bin 970…
Bakanlık bunları köy yaşam merkezine döndürmek istiyor.
Ama orada da sıkıntı var.
Sadece tabela asmakla köy yaşam merkezi olmuyor.
Onun içini doldurmak gerekiyor.
Öğrenci bulsanız, usta eğitici bulamıyorsanız.
Bunun sebebi de belli.
Alınan ücretin yetersizliği.
Misal bu bağlamda Bursa’nın ilçelerinde sonradan mahalleye dönüşmüş bir köy yaşam merkezinde halk eğitim ya da anaokulu sınıfı açsanız, vereceğiniz ücret usta eğitici ve ücretli derse girecek öğretmeni maddi olarak tatmin etmez ise kimse oraya gider mi?
Köylerde yaşam merkezi kapanan okulların binasına açma doğru bir düşünce ama içi doldurulmadığı için kapanan okulların sadece tabelası değişiyor.
Yine kapalı olarak kalmaya devam ediyor.
Ama istatistiksel verilere açıldı olarak giriyor.
Ben buradan bakanlık yetkililerine yukarıda anlattığım bilgiler ışığında yaşam merkezi ve anaokulu gerçekten açıldı mı?
Yoksa sadece yeni müdür yardımcısı atamaktan öte giden bir şey var mı diye soramadan edemiyorum.
Eğer gerçekten anaokulu açtım diyorsanız yeni fiziki bina, yeni öğrenci, yeni araç gereç, yeni öğretmen ile olur…
Ben böyle düşünüyorum, böyle olduğunu biliyorum.
Ya siz…