Okulların açılmasına sayılı günler kaldı.
Alıştırma eğitimi olarak ifade edeceğimiz 1. sınıfların başlangıcı 2 Eylül, diğer sınıflar için ders başı 9 Eylül.
Bir taraftan bu gerçek varken diğer taraftan da okulların eğitim ve öğretime fiziki olarak hazırlanması için birçok okulda çalışmalar yapılıyor.
Kimisi boya yaptırıyor, kimisi kırık dökük yerleri tamir ettiriyor.
İşte bunlar nasıl yapılıyor?
Belki de birçok okuyucumuz Milli Eğitim Bakanlığından ödenek geldiğini düşünüyor. Ama işin aslı öyle değil.
Bu masrafların birçoğu okul aile birlikleri kanalıyla karşılanmaya çalışılıyor. Veya diğer bir ifade ile o sürekli gündeme getirilen kayıt paraları var ya, onlarla bu giderler karşılanmaya çalışılıyor.
Bugün gerçek olan şu; kayıt bölgesine gitmeye hak kazanan hiçbir öğrenciden okula kayıt olurken herhangi bir ücret talebi olmuyor.
Olsa olsa en fazla fotokopi kağıdı isteniyor…
O istenen paralar ise kayıt bölgesi haricinde kayıt olanlardan isteniyor.
Neden istendiğini hatırlatayım.
Okulda okul aile birliği tarafından çalıştırılan personelin maaşını ödemek için bir, okuldaki ihtiyaç sahibi öğrencilere destek olmak için iki, okulun bakım ve onarım giderlerini karşılamak için bu da üç…
İşte istenen ücretlerin gittiği kalemler…
Bunun dışında başka bir yere harcama gittiğini düşünen varsa araştırabilir.
Diğer gerçek ise okul aile birliği tarafından da kaynak sağlanamadığı için yeteri kadar personel çalıştırılmadığı…
Zaten bu konuda Milli Eğitim okullara personel tahsisi yapmıyor.
Bu ihtiyaçlar ise İŞKUR üzerinden topluma yararlı proje kapsamında kısmen karşılanıyor. O da en erken ekim ve kasım aylarını buluyor.
İşte bu noktada Memur Sen ve aynı zamanda Eğitim Bir Sen Bursa İl Temsilcisi Ramazan Acar‘ın hafta başında sosyal medyasında yapmış olduğu açıklama oldukça dikkat çekici.
O açıklamanın virgülüne dokunmadan aynen yayınlıyorum:
“️Okulların açılmasına üç hafta süre kaldı. Yardımcı Personel ihtiyacı devam ediyor.
Hıç şüphesiz eğitim-öğretimin nitelikli ve verimli bir şekilde, sağlıklı bir ortamda devam ettirilebilmesi, okulların sağlıklı koşullarda açılması hedef/beklentisinin gerçekleşmesi için temizlik, güvenlik, bakım ve onarım gibi hizmetleri yürütecek personel ihtiyacının karşılanması kaçınılmazdır.
Malum olduğu üzere eğitim-öğretimin uygun şartlarda, hijyen tedbirlerinin tam alındığı, eğitim çalışanlarının ve yöneticilerinin asli işlerini dışında başka işleri de yapmak zorunda kalmadığı bir eğitim öğretim ortamı için personel ihtiyacı her zamankinden daha fazladır okul açılma arefesinde.
Okullarımızın yardımcı personel ihtiyacı kadrolu memur statüsünde personelle karşılanamadığından, vazgeçilemez nitelikteki hizmetler, okul-aile birlikleri tarafından veya Toplum Yararına Program (#TYP) kapsamındaki geçici istihdamla yürütülmeye çalışılmaktadır.
Okulların açılmasına üç haftadan daha az bir süre kalmış olmasına rağmen TYP kapsamında okullarda çalışacak İş-Kur personelinin/temizlik ve güvenlik personel sayısının sadra şifa bir kontenjan artışıyla gerçekleşmesini umduğumuz; ama ne vakit başlayacağına dair bir haber henüz gelmediği vakitleri yaşıyoruz.
Zor ve ağır birçok yükü omuzlamak durumunda kalan okul yönetimleri ve eğitimciler, destek hizmetleri personeli ihtiyacının karşılanamaması nedeniyle okulları eğitime hazır tutmak için büyük gayret göstermekte fakat sorunları tek başlarına çözmekte zorlanmaktadır.
Okulların kendi kullanımlarına sunulmuş herhangi bir ödenekleri de olmadığından personel açığı sorunu kalıcı olarak çözülememektedir.
Yetkili Kurumlarımız, okullarımızın sağlıklı koşullarda eğitim öğretim yapması hedefini, personel ihtiyacını karşılayarak güçlendirmeli, temizlik, güvenlik ve hijyen konusunda taviz vermemelidir.
En kısa sürede okullarımızın personel ve diğer ihtiyaçlarını karşılayacak adımlar atılmalı ve bir an önce Okul Bazlı Bütçe uygulamasına geçilmelidir”
Acar’ın özellikle okul bazlı bütçe önerisi oldukça değerli. Umarım siyasi iktidar bu isteğe kulakları tıkamaz…