Son beş gündür bilgisayarın başına her geçtiğimde “bugün depremle ilgili yazı yazmayacağım” desem de söz dönüp dolaşıyor, depreme ulaşıyor.
Yüreğimiz yansa da elimiz klavyeye gitmese de depremle ilgili yazı yazmak zorunda kalıyoruz.
Genel bilançoya baktığımızda, can kaybımız 20 binli rakamlara yaklaşmış durumda, yaralı sayımız da yüz binli rakamlara.
Maddi kayıpları söylemeye gerek bile yok…
Bir tarafta bu gerçekler varken, diğer tarafta da ülkemin insanlarının yurt içi ve yurt dışından göstermiş olduğu dayanışma gayreti var ki takdire şayan.
Aynı fotoğraf karesine girmeyen birçok sivil toplum kuruluşu söz konusu vatan olunca teferruata bakmıyor.
Hem maddi hem de manevi olarak taşın altına, bırakın elini gövdesini sokuyor.
Milletimizle ne kadar gurur duysak azdır.
Birileri de bu kutsal yardımlaşmayı ve çalışmayı değersizleştirme adına provakatif eylemler yapıyor.
Nasıl mı?
Norm Haber stüdyolarında Deprem Özel programında konuk ettiğimiz BBP Genel Başkanı Ekrem Alfatlı’nın çalışmalarından öğrendik.
Alfatlı, BBP Kriz Merkezinin görevlendirmesiyle depremin ilk günü Şanlıurfa’ya gidiyor, akşam saatlerinde il merkezinde oluyor.
Alfatlı, programımızda bölge ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“İlk gittiğimiz il olan Şanlıurfa diğer illere nazaran depremden daha az etkilendi, lokal olarak birkaç yerde sıkıntılar vardı, o da el birliği ile koordineli bir şekilde sona erdi. Ardından biz Adıyaman’a geçtik. Depremi diğer illere nazaran yoğun hisseden üç il var. Onlar sırasıyla Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman. Ekranlarda herkes diğer illerden bahsettiği için Adıyaman pek gündeme gelmedi. Orada gerçekten oldukça sıkıntılı bir durum var. Bazı yerlere ikinci gün daha yeni giriliyordu. Şimdi eleştiri zamanı değil, herkesin gücünce bir şeyler yapması gerekiyor. Adıyaman’da çubukla enkaz kazana da rastladık, elinde gofret dağıtana da. Bu birlik ve beraberliği bozma adına fitne çıkarmak isteyene de. Bölücü terörün yayın organı temsilcileri farklı bir yabancı TV adı ile bölgeye gelmişler, kurtarma çalışmasına katılan görevlilerimizin moralini bozucu ve kışkırtıcı davranışlarda bulundular. Ondan sonra da sessizce kayboldular.”
Bunun dışında Alfatlı programımızda, “üzerimize düşen ilk olarak bu enkazı kaldırmak, kurtarılmayı bekleyen insanlarımızı kurtarmak. Onları kurtardıktan sonra konuşmamız gereken ne varsa konuşmalıyız. Ama onun zamanı şimdi değil” diyerek sorumlu bir siyasetçi olarak olayı özetledi.
Gerçekten de öyle, şimdi siyaset yapma zamanı değil…
Şimdi gerçekten olması gereken…
Canlarımıza can olma, depremzedelerin yaralarına merhem olma zamanı…
DEPREMİN GİZLİ KAHRAMANLARI LOJİSTİK FİRMALARI
Yaşanan depremin ardından toplumun tüm katmanları birlik ve beraberlik, dayanışma örneğini en iyi şekilde gösterdiler.
Yazılacak o kadar hikâye var ki.
Hepsini yazmaya kalksam bir sene yazı sıkıntım olmaz.
Ama zaman içinde onları da fırsat buldukça bu köşeden yazmaya gayret edeceğim…
O kahramanlar dünyanın birçok bölgesinde idi.
Kendi insanlarımız başta olmak üzere, kimi çeyizini gönderdi, kimi ilacını, kimi elbiselerini, kimi yaşlılık aylığını…
Ama bunları ulaştırmak için gerekli olan tek bir şey vardı, o da araç.
Onlar da bu depremin gizli kahramanları…
İşte bu süreçte Bursa’nın önemli lojistik firmalarından, benim de okul arkadaşım Fahrettin Arabacı’nın yönetim kurulu başkanı olduğu ARC Lojistik firması da TIR’larını bir dakika düşünmeden bölgeye tahsis etti.
Belki de Bursa’dan bölgeye ulaşan ilk yardım TIR’larından biri. Onun dışında yurt dışındaki araçları da o bölgelerden ülkemize gelecek olan yardımları da getiren ARC Lojistik’e Allah razı olsun diyorum.
Yine bu vesile ile adını burada yazamadığım, Arabacı gibi araçlarını ticari kaygı gütmeden tahsis eden diğer ambar, nakliye ve lojistik firmalarına da teşekkür ediyorum.