Öncelikle şu tespiti yapmak gerekir: Yerel yönetimlerde AK Parti iktidarında da CHP iktidarında da sorunlar neydi diye sorsalar; Bursa özelinde vereceğimiz cevap kaçak yapılaşma, trafik, tarım arazilerinin vasfını yitirmesi olur.
Bunda üç aşağı beş yukarı herkes mutabık kalır.
Ama çözüm noktasında kim sorumlu derseniz hemen küçükken yaptığımız gibi saymaya başlarız, ilk çıkan da mızıkçılık eder.
Şehrin göbeğinde gökdelen yaparlar kimsenin sesi çıkmaz. Çıkanlar da Allah kerim.
Şehrin ortasındaki tarım arazisini yok edersin kimseden yine çıt çıkmaz.
Yeşilliğin ortasına su kaynaklarının bulunduğu bölgeye maden ocağı ruhsatı verirsin, itirazlar karşısında birileri, görmedim, duymadım, işitmedim dercesine üç maymunu oynar…
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Yine Bursa’da adını teknoloji ile başlayan sanayi bölgesi koyarsın ama sonuçta teknoloji yok.
Bu da yetmezmiş gibi Soğuksu’ya da sanayi tesisi kuracağım dersin…
Ama kimse sanayi bölgelerindeki, boş fabrikaları dükkanları görmez.
Allahtan bu noktada son zamanlarda, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem kentin vicdanı olmaya başladı.
Bir anlamda sessiz çoğunluğun sesi olmaya çalışıyor.
Birilerine şirin gözükmeye de çalışmıyor.
Çalışması kentin menfaatine…
Perşembe günü sabahı da Bursa Akademik Odalar’da ‘Kaçak Yapılaşma ve Kentsel Dönüşüm’ konulu bir basın toplantısı düzenledi.
Herkesin konuştuğu bir adım öte gidemediği malum konu.
Konuşurken de hem nalına hem mıhına vurdu.
Sorunu da söyledi, çözümü de…
Kentsel dönüşüm ile ilgili “Kentsel dönüşüm kavramı, sadece eski yapıların yıkılıp yerine yenilerinin yapılmasından ibaret değildir. Kentsel dönüşüm; sosyal, ekonomik ve çevresel faktörleri bir bütün olarak ele almayı gerektirir. Bilimsel esaslara dayalı, planlı ve toplum yararını gözeten bir dönüşüm anlayışı, sağlıklı ve yaşanabilir kentlerin inşası için vazgeçilmezdir. Ancak bu süreçte rant odaklı yaklaşımların ve plansız uygulamaların önüne geçmek de büyük bir sorumluluk olarak karşımızda durmaktadır” sözleriyle rantsal dönüşümün, kentsel dönüşümün önüne geçtiği vurgusu yaptı…
Sonrasında “Uzun yıllardır siyasi kaygılarla kaçak yapılaşmaya göz yumulmuş, dönem dönem çıkartılan imar aflarıyla vatandaş adeta kaçak yapı yapmaya teşvik edilmiştir. Zira bugüne kadar yapılan kaçak yapılar, yapanın yanına kâr kalmıştır. Günümüzde ve Bursa özelinde konutların yanında ayrıca kaçak sanayileşme sorunu da vardır. Bunların yanı sıra bir de insanların deprem korkuları istismar edilerek ya da doğayla buluşma tutkuları bahane edilerek turizm adı altında yeni bir kaçak yapılaşma modeli ortaya çıkmıştır “ diyerek de özellikle son zamanlarda kooperatif mantığı ile parsel parsel satılan üzerine turizmkondu ve tiny house diye tabir edilen yapılaşmayı işaret ederek, bir anlamda kamuoyu önünde vicdani bir suç duyurusunda bulunmuş…
Sadece şapka çıkartılır…
Peki kim göz yumuyor?
Valla ben değilim…
Pek gözü açık birisi olmasam da pek göz yummuyorum…
Erdem çözüm önerisi olarak da “Tarım arazileri, ormanlık alanlar ve su kaynakları etrafındaki yapılaşmayı engellemek için bu bölgeler “koruma alanı” ilan edilmelidir. Ekolojik Turizm Teşviki: Kaçak yapılaşma riski olan doğal alanlarda ekolojik turizmi teşvik ederek bölgenin korunması sağlanabilir. Kentimizde kaçak yapılaşma sorunu merkezi ve yerel yönetimlerce siyaset üstü bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. Yani kaçak inşaat yapan kişi kurum ve kuruluşlar bu suçun cezasının mutlaka ödeyeceğini bilmelidir. Bu cezalar da mutlak suretle caydırıcı olmalı ve uygulanmalıdır” dedi.
O ceza bir uygulansa gerisi kendiliğinden hallolacak.
Öte yandan Erdem kentin sanayi bölgesine ihtiyacı olmadığını şu sözlerle “Yeni bir sanayi bölgesine Bursa’nın ihtiyacı olmadığının altını çizen Erdem, Bursa’da atıl olan ve faaliyette olan sanayi bölgelerinin envanterinin çıkarılması gerektiğini” belirtti. Sorun belli çözüm için taşın altına elini koymayan kim?
O zaman gerçek anlamda sanayi bölgesine ihtiyaç yoksa kimin neye ihtiyacı var?
Acaba ranta mı?…
O yorumu da size bırakalım sevgili dostlar…