Deprem gerçeği kendini iyice belli ederken ihmal gerçeği de kendini belli etmeye başladı. Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan 10 ilde hissedilen maddi ve manevi olarak ağır hasar veren depremin yaralarını sarmak için devletimiz olağanüstü mücadele ediyor.
Keza halkımızın destekleri de bu noktada çığ gibi…
Ama bilançoya baktığımızda kayıp sayımız 25 binli rakamlara ulaştı daha da artacak gibi gözüküyor.
Biz bu vesile ile bir kez daha kaybettiklerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa, geride kalanlarımıza sabır ve hayata tutunmalarını temenni ediyorum.
Depremde yakınlarını kaybeden birisi olarak acımız büyük…
Rabbim daha beterinden korusun.
***
Bir tarafta bu gerçekler yaşanırken diğer tarafta ise devletin yıkık binaların sorumlularını bulma adına yapmış olduğu çalışmalar da takdire şayan.
Vicdanını cüzdanına koyanlar ya da daha net bir ifadeyle yapanın yanına kalmadı.
Hatay’daki, Adana’daki ve birçok bölgedeki yıkılan mezarlığa dönen enkazların ya da 6 Şubat itibari ile yazacak olursak inşaatların müteahhitleri ile ilgili yargı da harekete geçti.
Yakalanan iki zanlıdan biri yurtdışına çıkış yaparken diğeri de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yakalandı.
Bu sürece tahmin ediyorum ki yapı denetim kanunu sonra yapılan binalar da yıkılanlar olduğu için yapı denetim firmaları da öncesinde izni veren birçok kesim de dâhil olacak.
Onlar için de hesap vakti geliyor.
Hepsi teker teker Türk Yargısına hesap verecekler.
Ama o hesabı vicdanlarına nasıl verecekler o da ayrı bir soru işareti…
***
Sormak lazım o binaların altındaki kolonları keserken hiç mi vicdanınız sızlamadı?
Demir yerine köpük kullanırken vicdanını cüzdanınıza mı koyduydunuz?
Coğrafya dersinde bize öğretilen “Amik Ovası’na” bina yaparken nereye bakıyordunuz?
Bu soruları uzatmak mümkün…
Ama bu depremde öğrendiğimiz bir şey var ki o da seferberlik görev emri gibi, olası bir depremde herkesin alacağı AFAD eğitimleri sonrası nerede görev yapacağının önceden belli olması.
Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı bir an önce harekete geçerek bu konuları ders müfredatına koymalı.
Sadece bu mu? Daha önce yazdığımız gibi meslek liselerinde okuyan öğrencilerin iş makinaları kullanması ile ilgili ya ders koymalı ya da çift dal gibi zorunlu tutulmalı.
Özellikle endüstri meslek liselerinden mezun olan herkesin iş makinalarının kullanmasını öğrenmesi zorunlu olmalı…
***
Bir de sosyal medyadan veya ekrandan oturduğu yerden yapılan işleri eleştirenler var ki onlara da bir çift lafımız olacak:
Yazık, çok yazık…
Eksikler olmuş olabilir.
Almanya’nın büyüklüğünde alanda etkili olan bir depremde elinizi vicdanınıza koyun, oturduğunuz yerden ahkâm keseceğinize siz de taşın altına maddi ve manevi olarak el koyun da, o eksikleri tamamlaya çalışın.
Bu arada, cenazelerimizin kırkı çıktıktan sonra ne konuşacaksanız konuşun.
Şimdi konuşma zamanı değil.
Yardım zamanı.
Konuşmanın da zamanı gelecek şimdi değil…
Allah’tan bu tip kendini bilmezler iki elin parmaklarını geçmiyor…