Gerçek olan şu: yeni dünya düzeninde kartlar yeniden karılıyor, bu karılma işleminde biçilen roller olacak. Kimi başrolde, kimi yardımcı rollerde kimileri de figüran rollerde olacak.
Geçmişten bugüne kadar geçen süre zarfından ülkemize biçilen rol figüranlıktı…
Ama özellikle ülkemizin milli savunma sanayiine yapmış olduğu yatırımlardan sonra figüran rolden başrol oyunculuğuna geçiş sürecinde olan ülkemizin dahili ve harici düşmanları bir anda sahneye çıktı.
Kimi Gezi kalkışması ile ortaya çıkarken kimi 17/25 Aralık sürecinde ortaya çıkmaya çalıştı.
Kimi de 15 Temmuz kalkışması ile bir şeyler yapmaya kalktı. Bunlarla başaramayanlar, kimi zaman patates ile kimi zaman da soğanla ülkemizin yolunu kesmeye çalıştılar.
Yıkabildiler mi?
Yıkamadılar ama sarsmakla yetinmek zorunda kaldılar.
Sokullu’nun dediği gibi onlar bizim sakalımızı kestiler. O sakal daha gür çıkmaya başladı…
Ya da diğer bir ifade ile;
Bu kadar öncü, büyük ve artçı sarsıntılar yaşayan ülkemiz, bu sıkıntıları en az hasarla atlattı.
Hiç düşündünüz mü?
Bu kadar sarsıntının nedeni nedir diye?
Misal Türkiye milli tankını, milli savaş uçağını, milli deniz altısını yaparsa ne olur?
En basit anlamı ile milli savunma sanayindeki ithalatı durur. Bu ithalatlar nereden gerçekleşiyor onu ben yazmayım, siz biliyorsunuz.
Ama 15 Temmuz kalkışmasının ardından kaçanların sığındıkları ya da kaçan kucak açan ülkeler hangisi derseniz o yazmadığım birkaç ülke….
Bu madalyonun ön yüzü…
***
Arka yüzünde ise neler mi var?
Türkiye ürettiği milli savunma sanayi ile aynı zamanda ihracatçı ülke konumuna yükseldi.
Üretimini yaptığı SİHA, tank ve benzeri cihazları başta akraba topluluklar ve İslam ülkelerine satışı gerçekleşirse kimin pazarında azalış olur?
Düşünün…
Peki ülkemize saldıran harici düşmanlar kim?
Aynı ülkelerin olması ne kadar tesadüf…
***
Bunlar işin endüstri ve sanayi kısmı bir de Türk dünyasında oluşan birlik çalışması var. Bu çalışmaların paralelinde Türk İMF’nin kurulması da ilave oldu.
Bir de süreçle beraber ilerleyen yıllarda Türk Dünyası para birimi yine Türk Dünyası Birliği ve sınırların ve vizelerin kalkmasını da bunun üzerine ilave edin.
Böyle bir durumda kim figüran olur, kim baş oyuncu.
Velhasılı artık Türkiye kartları dağıtan masanın ağabeyi başrolde.
Tabii ki birileri bundan rahatsız olacak.
Ama rahatsız olanlar bu ülkeyi karşılıksız sevenler olmaz…
Olanlar yukarıda yazdığım adını zikretmediğim ama okurların tahmin edeceği ülkeler olacaktır.
***
Bir de bunların yanında son zamanlarda ülkemizin enerji yatırımları ve bulduğu doğalgaz, petrol ve diğer madenlerde ülkemizin dışa bağımlılığını her geçen gün azaltıyor.
Bu da bazı ülkeleri kudurtuyor…
Olsun onlar bildiği gibi bağırmaya devam etsin…
Onlar bağıracak, bizler de işimizi yapacağız.
Kendi yolumuzda ilerlemeye devam edeceğiz…