Nail Özer
Nail Özer
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

BTSO seçimleri ve…

Bu şehir için önemleri tartışılmaz iki marka:

BTSO ve Bursaspor.

Her zaman Bursa’nın güç odakları tarafından üstünlük kurma alanı oldular. Özellikle Bursaspor bundan çok zarar gördü. Küme düştü.

Buna rağmen BTSO, Bursaspor’u küme düşüren başkana ödül verdi. Küme düşmesine rağmen ödüllü (eski) başkanın da müdahil olduğu güç yarışı son bulmadı. Bursaspor bir kez daha küme düştü.

Geçtiğimiz cumartesi günü bir BTSO seçimi daha son buldu.

Yeni bir Bursaspor seçimi ise kapıda.

133 yaşında BTSO’nun son seçim atmosferi bana Bursaspor’un küme düşme hikâyesini hatırlattı.

Bursaspor bağıra çağıra düştü.

BTSO sessiz sedasız küme mi düşüyor, diye endişelenmekten kendimi alamadım.

Nedenine gelince…

Baskın denilebilecek bir seçim kararı alındı. 50 bini aşkın üyesi olan bu kurumun seçimi 30-40 gün gibi bir süreye sıkıştırıldı. Oysa BTSO’da başkan ilk seçildiği dönem (2013) oda-borsa seçimlerinin ertelenmesi yönünde yoğun çaba harcamış ve sözü edilen seçim dönemi neredeyse 5 aya yayılmıştı.

Öte taraftan, bu seçimlerde meslek komitelerinin tek liste ile seçimlere girmesi için de mevcut yönetim ve çevresi tarafından yoğun çaba harcandı. Bu çaba da sonuç verdi. Resmi sonuçlar tam olarak açıklanmamış olsa da en azından sayın başkanın oy kullandığı esnada verdiği rakama göre, komitelerde yüzde 80 düzeyinde tek liste ile seçime gidildi.

Seçimlere katılım oranı yüzde 50’yi bile bulmadı.

Bu sonuç “ortak akıl” falan ya da “hedeflerde birlik” değil. Çünkü “birlik” birbirine benzemeyenler arasında kurulur.

Birbirine benzeyenlerinki ise “beraberlik”tir.

Çeşitli konseyler, kümelenmelerle fiilen etkinlikleri pasifize edilen çoğu komite bu “beraberlik”le aslında atanmış, yani tamamen saf dışı kalmıştır, diyebiliriz.

Oysa seçim kararı alındığında (daha sonra seçim kararı revize edilip daha da yakın bir tarihe alındı) birçok ticaret erbabı, hizmet sektörü, büyük esnaf diyebileceğimiz meslek grubu için için kaynıyor, ekonomik dar boğazın işletmelerini tehdit eden sonuçları ile boğuşuyordu. Ama BTSO sadece yeni sanayi bölgelerini şehre kabul ettirme ve “faydasız orman alanlarını (!)” sanayi imarlı arsaya çevirme gayretlerini gündemde tutuyordu. Üstelik yeni kurulan ya da planlanan bu sanayi bölgelerindeki arsa tahsisleri konusunda bile sanayiciler arasında memnuniyetsizlik ve dar bir çevre tarafından kararlarla işlerin yürütülmesi yüzünden kamuoyuna da yansıyan ciddi rahatsızlıklar devam ediyordu.

Yani önemli bir kesim mutsuzdu ve “kral çıplak” diyordu. Gelinen noktada farklı düşünenler bu baskın seçim ile yine kenardan lobicilerin seyircisi olarak kalacaklar.

Oysa Bursa Ticaret ve Sanayi Odası adından da anlaşılacağı üzere aslında bir çatı kuruluşudur.

Sektöründe tanınmış bir iş insanı ile konuşmuştum. Sektörel sorunlara dair kayırmacı politikalar başta olmak üzere çeşitli yakınma ve yönetimin tutumlarına dair şikâyetlerinden söz etti. Buna rağmen bir liste oluşturup seçimlere katılma konusunda adım at(a)mayan bu iş insanına “Madem öyle, siz oluşturun bir liste sektörünüz için” dediğimde, dolaylı ve direkt bazı baskılardan söz edip “Mahallenin delisi ben mi olayım?” demişti.

O sohbetten sonra haklı olup olmadığını düşünürken şu geldi aklıma:

Yaşadığı sürece mahallenin en akıllıları hep muhtar oldu. Bugün o muhtarların isimlerini bilen yok. Belki mezar taşları bile kaybolmuştur.

Ama Deli Ayten’in kendi mahallesinde heykeli var.

Belki de işlerin düzelmesi için köyün delilerine ihtiyaç var!

Kim bilir!..

HABERLER