Görünen o ki Bursa’nın en gözde belediyesinden en ücra dağ ilçesi belediyesine kadar hepsinde durum aynı: Borçlar ve şişirilmiş kadrolar.
Geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiğimiz Orhaneli, Büyükorhan ve Harmancık dağ bölgesi ilçe belediyelerinde de durum bu.
Şunu ekleyeyim, başkanlar borçların döndürülebileceği konusunda hemfikir.
Planları, umutları var.
Bezgin ya da şikâyetçi kimseyi görmedik.
Ancak “Helva yapmak için un, şeker ve yağı bir araya nasıl getireceğiz?” diye biraz düşünceli olduklarını söyleyebiliriz.
Aslında bu bölge çok önemli ekoturizm fırsatları olan bir bölge.
Yani doğa yürüyüşü ve kamp, bisiklet sporu, doğa ve kuş gözlemciliği, kültürel miras turları, gönüllü çevre koruma grupları, tırmanışçılar, kano, rafting, akarsu balıkçılığı gibi su sporları, yanı sıra doğa fotoğrafçılığı açısından rekabet olanakları çok yüksek yerler.
Bu bölgenin çevresinde bulunan metropol şehirlerimizde 25 milyon civarında nüfus yaşıyor.
Üstelik kent yorgunu, doğaya hasret bir nüfus.
Dolayısıyla bu bölge özgün kimliğine uygun bir gelişme yönü belirler ise çekim merkezine dönüşebilir.
Bunun için iki şey gerekli; yerel halka konuya ilişkin farkındalık kazandırılması ve bu doğal zenginliklerin bütün ülkeye pazarlanması.
Orhaneli
Belediye başkanlarımızdan biri ile sohbet ederken, “Bursa’nın verimli ovaları sanayi için yok edildi, buralarda tarıma elverişli olmayan alanlarda tarım yapmamız bekleniyor” dedi.
Buradan devamla da “çevreyi kirletmeyen sanayi alanları yaratmak istiyoruz ama ormanlar yüzünden bunu gerçekleştiremiyoruz” diye yakındı.
Harmancık Ekoturizm Tesisleri
Orman alanları bacasız tabir edilen sanayilere açılırsa bunun önünü kimse alamaz.
Onun da ötesinde Harmancık’ın CHP’li belediye başkanı Haşim Ali Arıkan’ın ifade ettiği bir gerçek var. Bölgede çok değerli madenlerin olduğu ve bu maden işletmecilerinin önemli oranda kazançlarına rağmen örneğin Harmancık’a neredeyse hiç yansımadığını ifade etti. Haklıydı.
Orman alanlarının sanayi için feda edilebileceği fikri de benzer bir sonuca yol açar. Giderek dijitalleşen üretim teknikleri ile istihdamı azalan ve daha az insan gücüne ihtiyaç duyan bu fasoncu sanayimiz yüzünden ormanları yok etmekle kalırız.
40 yıl sonra da ovalarımızınkine benzer bir hayıflanma ile ormanlarımızı nasıl yok oldu diye anlatıp, eskiden buralar çok güzeldi diye romantik makaleler yayınlar dururuz.
Büyükorhan Görecik Yaylası
Bursa’nın dağ yöresinin kalkınması kendi kimliğine uygun tarım ve ekolojik turizmden geçiyor. Bu tarz bölgelere tersine göçün kilidini, ulaşım kolaylıkları ve emek yoğun iş imkânları açar. Ekoturizm ve yörenin endemik tarım olanakları yani, bu vazgeçilmez olmalı.
İlgili sivil toplum örgütlerinin dağ yöresinin bilinirliğine katkılarına öncülük edilmeli.
Uluslararası fonlardan kredi ve hibe imkânları ile bölgeye yatırımın teşviki, Bursa Büyükşehir Belediyesinin alt yapı konusunda vereceği öncelikler ve merkezi hükümetin ulaşım konusundaki yatırımları artmalı.
Dağ bölgesi belediyelerinin öncelikli beklentileri bunlar.