Türkiye yüzde yedi büyümüş…
Verilere göre Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte yıllık bazda yüzde 7,3 büyüme göstermiş. Bu veri son dört çeyreğin en düşük yıllık büyüme rakamı. Bu büyümeye ilk çeyrekte en yüksek katkı tüketimden gelmiş. Hane halkı tüketimi bu büyümeye 11,6 puanlık katkı yapmış. Sanayi ise ana sektörlere bakıldığında, büyüme performansı açısından hizmet sektörünün ardında kalıyor. Tarımdaki büyüme sınırlı olurken, inşaat sektörü ise yüzde 7,2 daralmış.
Gıda enflasyonunun, enflasyondaki payının büyüklüğü dikkate alınınca tarım sektöründeki daralma daha da kaygı verici hale geliyor.
Bu durum ekonomideki büyümeyi de 0.12 puan geriletmiş. Finans sektörü ise kredi büyümesinin ve güçlü karların etkisiyle büyümeye olumlu katkı vermek bir yana tabiri caizse coşmuş!
Finans sektöründe ikinci çeyrekte geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 26,6’lık büyümenin ekonomiye katkısı 1.31 puan. Bilgi iletişim sektörü yüzde 5,3, gayrimenkul yüzde 4,1, idari destek ve hizmet faaliyetleri yüzde 11, kamu yönetimi yüzde 1,7 ile ikinci çeyrek büyüme ile payını alıyor.
Yüzde 7,2 büyüme rakamının ortaya koyduğu tablonun bir kısmı bu…
Bu durum yetkili ağızlar tarafından başarı tablosu olarak sunulurken gerçekte neler oluyor?
Bu büyüme ne ifade ediyor?
Ekonomiden sınırlı sorumluların sevinç demeçleri gerçeği yansıtıyor mu?
Açıkçası bu dönemde, milli gelir istatistikleri, çalışanların nasıl bir fakirleştirmeye maruz kaldığını ortaya koyuyor. Buna göre milli gelirden işgücü ödemelerinin aldığı pay son iki yılda yüzde 38’den yüzde 25’e düşmüş.
Ekonominin 2. çeyrekte bu yüzde 7,6 büyümede, işgücü ödemeleri gittikçe gerilemiş. Bu süreçte sermayenin aldığı payın, aynı dönemdeki işgücü payının tam tersi biçimde yükseldiği görülüyor.
Emeğin aldığı payın küçülmesinde, ekonomi ve çalışma yaşamı uzmanları, sendikalar, siyasetçiler ve yazarlar da dikkat çekiyor.
Bu konuda Ekonomist Uğur Gürses tarafından yapılan aşağıdaki çizelgede sermaye lehine bu büyüme oranları yıl bazında gösteriliyor.
Tolstoy, Çarlık Rusya’sının çürümüşlüğünü anlatırken “Emek ucuz, ekmek pahalıydı” diye söze başlar.
%7 büyüyen Türkiye’de emeğin payı 2 yılda %36.8’den %25.4’e indiyse;
Sermayenin ise %42.9’dan 54’e çıkmışsa, bazılarının gözlerinde ışıltı olmasın da ne olsun?