Bursa Büyükşehir Belediyesi, edebiyata ve yazıya meraklı olanların ilgisini çekecek bir etkinliğe hazırlanıyor.
Eleştirel okumayı öğrenmek isteyenlerin, yazı yazma kabiliyetini geliştirme amaçlı bir yazı kampı. Duyurusu ise Geleceğin Edebiyatçıları bu kamptan çıkacak başlığı ile yapıldı.
Bu kamptan “Geleceğin Edebiyatçıları” çıkar mı bilmem ama bu tür girişimlerden çok şey çıkar!
‘Bursa Edebiyat ve Yazı Kampı’nın eleştirel okumayı öğrenmek, yazı yazma kabiliyetini geliştirmek ve edebiyat ile düşünce dünyasını zenginleştirmek isteyenlere yönelik planlanan bir kamp olduğunun altı çiziliyor. Üstelik lise yıllarımda benimde çok kez gittiğim ve çok keyifli bir yer olan Karacaali Gençlik Kampı’nda yapılacakmış bu kamp. Kampın katılımcıları ise okudukları kitapla ilgili duygu ve düşüncelerini içeren bilgilendirme yazılarını yolladıkları seçici kurul tarafından belirlenecekmiş.
Seçici kurullar beni hep endişeye sürükler.
Edebiyat her şeyden önce bir farkında olma ve yorumlama yöntemidir. Sadece bunu başaran şiirler, hikâyeler ve masallar geleceğe taşınır. Edebiyat kalıplara renklere fikirlere dogmalara sığmaz. Sığdırılmaya çalışıldığında dokusunu rengini heyecanını kaybeder.
Seçilecek edebiyat meraklıları için tek ölçütün, Bursa’yı gerçeğe anlatabilecekleri bir heyecan olmalı diye düşünüyorum.
Çünkü Bursa geçmişten günümüze hikâyeleri romanları şiirleri tam olarak yazılmamış bir şehirdir. Edebiyat, bu dünyada yaşanan her şeyin insana dair olduğu gerçeğinden hareket ederek yalnızca özgürleşmiş bir dil ile kendi yatağında geleceğe akar.
Kadim Bursa’mızın roman ve şiirlerle gelecek yüzyıllarda da heyecan yaratmasının en güçlü yolu edebiyattır şüphesiz.
Bu gün Bursa’yı geçmişten günümüze tanıtacak en güzel sözler; ne büyük hizmetler yapmış valilerine, ne gelmiş geçmiş belediye başkanlarına, ne de servetlerine servet katmak için bu şehrin dağını ovasını yatırım alanı gören anlı şanlı işadamlarına aittir.
Ahmet Hamdi Tanpınar’a aittir.
“ Bu şehirde muayyen bir çağa ait olma keyfiyeti o kadar kuvvetlidir ki insan ‘Bursa da ikinci bir zaman daha vardır’ diye düşünebilir.
Yaşadığımız, gülüp eğlendiğimiz, çalıştığımız, seviştiğimiz zamanın yanı başında, ondan çok daha başka çok daha derin, takvimle, saatle alakası olmayan; sanatın, ihtirasla, imanla yaşanmış hayatın ve tarihin bu şehrin havasında ve ebedi bir mevsim gibi ayarladığı velut (doğurgan) ve yekpare bir zaman” diyerek anlatır Bursa’yı Ahmet Hamdi Tanpınar.
Kamp süresince; Abdülhak Şinasi Hisar’ın ‘Fahim Bey ve Biz’, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Beş Şehir’, Attila İlhan’ın ‘Hangi Batı’, Cemil Meriç’in ‘Bu Ülke’, Hüseyin Nihal Atsız’ın ‘Ruh Adam’, Refik Halid Karay’ın ‘Memleket Hikâyeleri’, Yahya Kemâl Beyatlı’nın ‘Kendi Gök Kubbemiz’ adlı eserleri de konuşulacak.