Ekonomik durgunluk ya da ekonomik canlanma dendiğinde akla ilk gelen sektör olan inşaat sektöründe işler durma noktasında!
Çarşambanın gelişi perşembeden belliydi!
2017’den başlayarak faiz oranları artış eğilimine girdi. Yabancıların ülkemizdeki yatırımları sabit duruma geçti. Özellikle iş yerleri için yeni dükkân kiralamalar, önceki yılların aynı dönemine göre geriledi. İstanbul başta olmak üzere ekonominin kalbinin attığı büyük illerde ofisler 4’te bir oranında boşaldı.
Bu esnada resmi ağızlar olumlu hava estirmeye çalışıp, ekonomik kalkınma hamlelerine ilişkin gösterişli basın toplantılarında teatral şovlar ve kısa vadeli çözümler sıralıyordu.
İnşaat sektörünün domine ettiği 150’yi aşkın alt sektöre yansıyan bu daralma, krize dönüştü. Her ne kadar düşük faizli kredilerle canlandırmaya çalışılsa da inşaat sektöründe son 3 yılda işini kaybeden sayısı 600 bini aşmış durumda.
Döviz istikrarsızlığı, inşaat girdilerinde ciddi maliyet artışlarına ve belirsizliklere sebep oldu.
Yalnızca inşaat demirinde son bir senede yüzde 116’ya ulaşan fiyat artışları gerçekleşmiş.
Bu artış oranını ne enflasyon ne döviz artışı, hiçbir şeyle açıklamak mümkün değil.
TÜİK tarafından geçtiğimiz mart ayında yüzde 31.97 olarak açıklanan inşaat maliyeti artış oranı ise sektör temsilcileri tarafından komik bulunuyor. Çünkü bu oran bazı kalemlerde yüzde 145’i buluyor.
Bu durum da daire fiyatlarında çok ciddi artışlara neden olmuş durumda.
Tablo şu;
Daire alamayan vatandaş.
İmalat yapamayan müteahhit.
Kelepire yatırım peşindeki yabancı alıcıya ve bankaların insafına terk edilmiş bir sektörden bahsediyoruz.
Tablo gerçekten karanlık.
Yine de sektörü feraha çıkaracak istikrar politikalarının bedeli çok ağır değil aslında.
Ancak etrafta bu politikaların bedelini kendi adına ödemeye hazır bir siyasi irade yok.
Bu politikaları talep edecek ısrar ve cesarette meslek örgütü de yok.
Bakmayın şimdi sızlandıklarına, meslek örgütleri resmi politikalara eklemlenmişlerdi. Uzun vadeli istikrar hedeflerinden, mali disiplinden koptuğu çok açık olan karar vericileri eleştirmek bir yana parlak basın bültenleri ile iyimser hava yayma işlevini üstlenmişlerdi.
O sırada çarşambanın gelişi görünüyordu.
Formül çok açık aslında.
Düşük faiz + Düşük enflasyon + İstikrarlı döviz.
Bu formülde yine “inşa”ya bağlı!
Ülkede adaletin inşasına!