Malumunuz üzere geçtiğimiz günlerde Bursa’nın 5 yıldızlı otellerinden birinde İYİ Parti tarafından bir toplantı düzenlendi.
İş insanlarını hedefleyen bu toplantı için günler öncesinden başlayan çalışmalar Bursa İl teşkilatı ile genel merkez işbirliğinde sürdürülmüş.
Basın duyuruları, çeşitli sivil toplum örgütlerine davetler, kentin önde gelen iş adamlarına çağrılar yapılmış.
İYİ Parti Bursa teşkilatının olabildiğince kapsayıcı olmayı amaçladığı ve doğal olarak iş insanlarına verilen önemin ortaya konacağı geniş bir toplantı hedeflenmiş.
Daha henüz burada yaklaşan bir krizin izleri görünmüyor.
Nitekim katılım beklendiği gibi yüksek, otelin en büyük salonu dolmuş.
Partinin ekonomi kurmayları ve genel başkanı dahil üst yönetimi salonda hazır.
Bursa kamuoyu ve 6’lı masanın en güçlü ayaklarından birinin genel başkanından ekonomiye ilişkin bir çıkış bekleniyor.
Ancak toplantı sonrasında 6’lı masanın ekonomik konsensüs’ü ya da İYİ Parti’nin ekonomi stratejisini ortaya koyacak hiçbir şey yansımadı kamuoyuna.
Toplantıya katılan sivil toplum temsilcileri de basın mensupları da toplantıya iştirak eden bazı işadamları da toplantıdan “ne oldu şimdi” duygusu ile ayrıldı.
Bütün yazarlar, genel başkanın il başkanına tepkisini ve toplantının basına sonlandırılmasını kaleme aldı.
Haberlerde ise genel başkanın iş insanları ile soru cevap kısmına geçmek üzere basın mensuplarını dışarı davet etmesi yazıldı.
Böylelikle toplantının tüm amaç ve içeriği güme gitti diyebiliriz.
Peki böylesi bir sonucun doğmasına neden olan kriz nerede başladı?
Bu krizin geri planında nasıl bir tablo var?
Hiç şüphesiz siyasal iletişim yoluyla kentin iş insanlarına İYİ Parti’yi kabul ettirmek fikri var, bu toplantıyı düzenleme amacında. Bu fikir de direkt iknaya dayalı çabayı gerektirir. Neden sonuç ilişkisini ortaya koyan bir dizi sunumu, esasları ile birlikte ortaya koymaya kalkmak asla böyle bir toplantının içeriği olamaz. Nedenler değil sonuçlar üzerinden anlaşılır, kısa, gerçekçi ve samimi vurgular yerine teknokratlara emanet ettiğiniz bir sunumun, salonda uğultulara ve ilgi noksanlığına neden olacağının bilinmemesi mümkün mü?
Nitekim o akşama dair 4 sunumu incelediğimde, sonuçlardan çok nedenlere odaklanmış bir bilgi deryası ile karşılaştım. Dört sunum toplamda 100’ü aşkın slayttan oluşuyor. Bu bilgi deryasını, tablolara, oranlara, grafiklere bağlı olarak böyle bir topluluğa açıklamaya çalışmak büyük cesaret işi.
Yine de işin bu aşamasında da henüz bir kriz görünmüyor. Ancak salon krizin tetikleneceği ana doğru ilerliyor.
O sırada yüksek bir mütevazılık sergilemeye çalışan Genel Başkan Meral Akşener salonun ortalarında oturuyor. Bir kısım basın mensubu ve diğer konukların arasında. Yanında ise il başkanı.
İyice sıkıldığı anlaşılan genel başkan birden o mütevaziliği elden bırakıp herkesin içinde önce il başkanını kelimenin gerçek anlamı ile haşlıyor.
Devamında davet edildiği kürsüye çıkmayıp masaya geçiyor. Onun konuşmasını saatlerdir bekleyen basın mensuplarını dışarı davet ediyor.
Ve böylelikle bir meseleyi ”mesele” olmadan önce önlemesi gereken bir genel başkanın “meseleyi mesele yapması“na, iletişim fakültelerinde okutulacak örnek bir olay cereyan etmeye başlıyor.
Cereyan eden durumun sonuçlarını yazının girişinde paylaşmıştım.
Yazının başlığını yanıtlarsak, şunlar çıkıyor karşımıza:
– Partide henüz örgütsel bir ortak akıl oluşmamış.
– Liderin iletişim refleksleri tepkisel.
– Siyasal iletişim ve organizasyonel bir strateji yok
– Hata ve eksiklikleri durumda değil, kişide arayan bir kolaycılık hâkim.
“Bursa İş Dünyası ile Büyük Buluşma” adı verilmiş toplantıya.
Toplantıda sanayici ve iş insanlarıyla onların üye oldukları sivil toplum temsilcilerine “Acil İstikrar ve Kapsayıcı Büyüme Eylem Planı” ile “İstikrarlı ve Üreten Türkiye” konularında dikkat çekilecekken, bambaşka şeyler konuşulur oldu.
Çünkü iletişim her şeydir ve gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.